Türkçe ve Değişim

“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Karşınızda Türkçenin değişiminin kısa bir özeti...

“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Ünlü filozof Heraklitos’un da ifade ettiği gibi değişmek dediğimiz eylem dünya üzerindeki her varlık, gerçekleştirilen her eylem, kısacası yeryüzündeki her şey için geçerlidir.

Bu minvalden bakıldığında günümüzde ve tarihsel süreçte dillerin değişmesi gayet doğal bir süreçtir. Dillerin değişmesi üzerine getirdiğimiz bu perspektifi Türkçe üzerine çevirdiğimizde, aslında Türkçe’nin de Türklerin tarih sahnesine çıktığı ilk zamanlardan günümüze kadar pek çok değişime uğradığı görülmektedir. Bu değişimler geçmişte, Türklerin devletçe yaptığı din değişimlerinden ve Türklerin tarihte pek çok coğrafyada yaşamasından dolayı, o coğrafyalarda yaşayan diğer topluluklar ya da devletlerle girdiği kültürel etkileşimlerden dolayı meydana gelmiştir. Günümüze baktığımızda ise Türkçedeki değişimin hala var olduğunu, ancak değişimin gerçekleşme şeklinde farklılıklar oluştuğunu görmekteyiz. Bu yazıda ise günümüzde Türkçe’nin nasıl değiştiği detaylı ve örnekli bir şekilde anlatılarak bunun Türkçeye olan etkisi, ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır.

Türkçe, günümüzde değişirken çoğunlukla İngilizceden etkilenmektedir. Bunun başlıca nedenlerinden biri İngiltere’nin 15. Yüzyıl başlarında, coğrafi keşiflerle beraber devlet politikası haline getirdiği sömürge faaliyetlerinin zamanla emperyalist[1] amaç kazanmasıdır. Emperyalizmi devlet politikası haline getiren İngilizler keşfettiği yerlerde bu politikayı uzun vadede ve başarılı bir şekilde uygulamıştır. Öncelikle keşfedilen yerlere koloniler kuran İngilizler, koloni kurdukları yerlerdeki ham madde kaynaklarına el koymuş, ardından oradaki yerel insanlara kendi kültürleri dayatarak empoze etmiştir. En sonunda ise kolonileştirdiği yerleri kendine bağlayarak “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk” şeklinde anılan ve dünyanın en geniş topraklarına sahip olan Britanya İmparatorluğu’nu kurmuştur. Birinci Dünya Savaşı ile tahakkümünü yitiren imparatorluğun kültürel etkileri özellikle bu coğrafyalarda konuşulan dillere bakınca açık bir şekilde belli olmaktadır. Örnek olarak günümüzde hem İngiltere’den hem de birbirinden çok uzak olan başlıca Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya gibi ülkelerin ana dillerinin İngilizce olması verilebilir. Ayrıca dünya genelinde başat iletişim dilinin İngilizce olması ve tüm ülkelerin eğitim sisteminde yabancı dil olarak öğrencilere İngilizce öğretilmesi bu imparatorluğun dünya genelinde de büyük kültürel etkiler bıraktığının kanıtıdır. İngilizcenin kazandığı bu global etki elbette Türkçeyi de etkiledi ve hala etkilemeye de devam etmektedir. Mesela günlük hayatta kullandığımız ‘aroma, analiz, bariyer futbol, dubleks, global, perspektif’ gibi kelimeler bu durumun başlıca örnekleridir. Bu başat örneklerin yanında Türkçe İngilizceden pek çok alanda terimler aldı ve bu terimler kullanıldığı alanda zamanla yeni jargonların oluşmasına neden oldu. İngilizcenin Türkçe üzerine olan etkisi günümüzde de bu yöntemle gerçekleşmektedir. Yazının geri kalan bölümünde bu terimler ve oluşan jargonlar tek tek anlatılarak bu örnekler yazının başında getirilen dil ve değişim perspektifinden sonuca bağlanacaktır.

İngilizceden Türkçeye geçen ve günümüzde en yaygın kullanılan kelimeler, insanların gün içinde zamanlarını en çok harcadıkları mecra olan ve zamanla kendine yeni bir jargon yaratan sosyal medyanın kendine has terimleridir. Bu kelimeleri genel olarak incelediğimizde bu kelimelerinin bir kısmının doğrudan İngilizcedeki asıl şekliyle dilimize geçtiğini görürken bir kısmının da doğrudan İngilizceden alınmayıp Türkçe yardımcı bir fiil ile kullanılarak aslında İngilizceden devşirildiğini, diğer bir kısmının ise sadece kullanıldığı sosyal platforma özel olduğunu ve bu sosyal platformun ismiyle alakalı olduğunu görmekteyiz. Mesela ‘story’ kelimesi İngilizcede hikâye demektir. Sosyal medyada ise insanların anlık ne yaptığını gösteren ve 24 saatlik ömrü olan fotoğraflara verilen isimdir. Türkçede bu kelimenin karşılığı “hikaye veya durum” olarak Türk Dil Kurumu tarafından belirlenmiştir. Kelimenin hem İngilizce hem Türkçe hali gündelik hayatta kullanılmaktadır. “Durum” denilen bu kısa ömürlü fotoğrafları sosyal platformlara yükleme işine de “story atmak” ya da “durum atmak” denmektedir. Sosyal medya jargonunun içinde yer alan bir başka kelime de  “stalklamak yahut stalk yapmak”tır. İngilizcede “sinsice izlemek” anlamına gelen “stalk” kelimesinden türeyen bu terim, sosyal platformlarda insanların, başka kişilerin hesaplarında ne paylaştıklarına bakmalarını, bir nevi o insanlar hakkında sosyal medya hesapları üzerinden araştırma yapmalarını ifade etmekte kullanılan bir tabirdir. Bu kelimeyi karşılayan herhangi bir Türkçe kelime bulunmamaktadır. Sosyal medyada sıkça kullanılan bir başka kelime de, sosyal medyada yapılan herhangi bir paylaşımın beğenildiğini ifade etmekte kullanılan butona verilen isim olan “like” kelimesidir. Türkçede bu butona “beğeni butonu” adı verilse de “like” kelimesinin kullanılmaya devam edildiği görülmektedir. Ayrıca bu butonu kullanma eyleminin de yine “like” kelimesinden türetilen “like atmak veya likelamak” gibi Türkçe yardımcı fiil ve eklerle devşirilmeye çalışılmış kelimelerle ifade edildiğini görmekteyiz. Son olarak Twitter ve Snapchat gibi sosyal platformlarda sadece o mecrada kullanılan bazı kelimeler olduğu görülmektedir. Mesela Twitter’da yapılan her paylaşımı ifade etmek için “tweet” kelimesi kullanılırken, yapılan herhangi bir paylaşımın başka bir kullanıcı tarafından doğrudan paylaşılmasına da ‘retweet’ denmektedir.

Türkçenin, İngilizceden etkilenmesi sürecinde oluşan ve gelişimini hala devam ettiren bir diğer jargon da Plaza Türkçesidir. Bu jargon günümüzde adından da anlaşılacağı üzere şirketlerde çalışan beyaz yakalılar tarafından kullanılmaktadır. Bu jargonda kullanılan terimlerin pek çoğu İngilizceden olduğu gibi alınarak kullanılmakla beraber, sosyal medya jargonunda gördüğümüz gibi bazı kelimeler yanına Türkçe yardımcı fiiller getirilerek İngilizceden devşirilmiştir. Bunların yanında tamamıyla Türkçe kökenli olup gündelik konuşma dilinde hiçbir karşılığı olmayan kelimeler de bulunmaktadır. Bu jargonda kullanılan terimlerin çoğunun doğrudan Türkçe karşılıkları olmasına rağmen, İngilizce karşılıklarının kullanılması ve bundan dolayı bu jargonun gündelik konuşma dilinden çok uzak olması sebebiyle bu jargon, pek çok kişi tarafından tepki çekmektedir. Bu tepkiyi daha net açıklayabilmek için “Eczacıbaşı Holding’in başkanı olan Bülent Eczacıbaşı’nın holding içinde yaptığı uygulama örnek verilebilir. Bülent Eczacıbaşı, ‘uydurukça’ şeklinde tabir ettiği bu jargonun holding içerisinde konuşulmasını yasaklayarak bu terimleri kullananlardan ceza olarak kelime başına 5 lira tahsil etmektedir. Bu uygulamadan kazanılan paralar ise Eczacıbaşı Gönüllüleri Topluluğu’na aktarılarak elde edilen gelir ile sözlük alınıp okullara bağışlanmaktadır.” Plaza Türkçesinin biraz daha derinine inilerek inceleme yapıldığında, herhangi bir projenin teslim tarihini ifade ederken “deadline”, yapılan projenin sunulmadan önce son bir kez kontrol edilmesini ifade etmek için ise “cross check” gibi doğrudan İngilizce kelimelerin kullanıldığı görülmektedir. Bunların yanında “brain storming (beyin fırtınası)” ya da “confidential(gizli)” gibi Türkçede doğrudan karşılığı olmasına rağmen İngilizcesinin kullanımı tercih edilen kelimeler de yine bu jargonun içinde bulunmaktadır. Bunlara ek olarak “clarify etmek(açıklamak)” ve “asaign etmek (görevlendirmek)” gibi yine doğrudan Türkçe karşılığı olmasına rağmen İngilizce kökenli olup yanına Türkçe kökenli yardımcı fiiller getirilerek İngilizceden devşirilmiş kelimelerin varlığı da gözükmektedir. Son olarak, bir konuyla ilgili herhangi bir gelişmenin veya hareketin varlığını ifade ederken kullanılan “aksiyon almak” ve herhangi bir sistem üzerinde uygulanan testler sonucu, (bahsi geçen sistemin test yeterliliklerini karşıladığı durumda) o sistemin hayata geçirilmesini ifade etmek için kullanılan “canlıya almak” gibi köken itibariyle tamamıyla Türkçe olup sadece bu jargonda kullanılan kelimeler de mevcuttur.

Türkçenin günümüzde İngilizceden etkilenmesinde oluşan jargonlardan biri de Türkiye’de İngiliz Parlamenter Sitili Münazara yapanların kendi içlerinde oluşturduğu jargondur. Bu jargonda da yine İngilizceden direkt alınan kelimelerle beraber, Türkçe yardımcı fillerle birlikte kullanılarak İngilizceden devşirilen kelimeler de mevcuttur. Mesela takımların hangi salonlarda ve hangi takımlara karşı maç yapacaklarını gösteren tabloya ‘draw’ adı verilirken turnuvada yarışan her yarışmacının ve takımın turnuva içinde ne yaptığını, yani bir takımın hangi maçta kaçıncı sırada olduğunu ya da konuşmacıların hangi maçta ne kadar konuşmacı puanı aldığını gösteren turnuva sonunda açıklanan büyük tabloya ‘tab’ denilmektedir. Bunların yanında ilk turda yapılan 5 maç sonucunda takımların çeyrek finale çıkmasına yani tur atlamasını ifade etmek için de ‘break etmek’ ifadesi kullanılmaktadır.

Sonuç olarak Türkçenin değişimine bakıldığında, aslında bu değişimin geçmişten beri var olduğu ve yazının en başında konuya getirilen bakış açısının ortaya koyduğu sebeplerden dolayı hala daha varlığını sürdürdüğü görülmektedir. Bu değişimin yöntemine bakıldığında ise geçmişte Türkçenin değişim şekli ile şu anki değişim şekli arasında farklılıklar olduğu göze çarpmaktadır. Geçmişte uzun kültürel etkileşimler sonucunda Türkçenin farklı dillerden kelime aldığı ve bu alınan kelimelerin Türkçenin tamamına nüfuz ettiği görülürken, (‘kalem, kağıt’ gibi Arapçadan dilimize geçen kelimeler buna örnek verilebilir.) günümüzde bu değişimin daha çok zamanla yaratılan birtakım jargonlarla gerçekleştiği görülmektedir. Aslında Türkçenin değişimine yazının en başında getirilen bakış açısından baktığımızda bu değişimin gayet normal olduğu kabul edilebilir.


[1] Sömürü faaliyetlerinin kültürel bir boyut kazanarak sömüren tarafın sömürülen tarafa kendi kültürünü dayatması ve zorla kabul ettirmesidir.