Türk'ün Milli İçkisi: Kımız

“Atamın içkisi köpüklü kımız, içme dedi arpa suyu bir Kırgız.”

Türkler at, koyun, keçi, deve ve geyik gibi hayvanları besleyerek bu hayvanların etinden, sütünden, gücünden, derisinden ve yününden faydalanmışlardır. Sütünden yoğurt, yağ, peynir, kımız gibi ürünler elde edilmiştir.

Kımız, Türk’ün milli ve ortak içkisidir. Kelime anlamı olarak, “kısrak sütünden yapılan milli içki” demek doğrudur. Kımız’ın tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Orta Asya’da yaşayan Türk boylarının her birinde tüketilmektedir. Kımız beyaz renkte, hoş kokulu, ekşimsi, hafif köpüklü, süte göre daha akışkan ve homojen bir yapıda olup hiçbir pıhtı taneciği içermemektedir. Damakta hoş bir lezzet bırakır.

Kımızın hazırlanma süreci oldukça zahmetlidir. Kımız, benzeri süt ürünleri gibi belirli bir mikroorganizma topluluğunun faaliyeti sonucunda meydana gelir. Kısrak sütünün fermente edilmesi sonucu kımız oluşur. Kokusu yayık ayranı veya ekşi peynir suyunu andırır. Çalkalanınca köpürür.

Kımız içerik olarak %2 alkol, %0,5-1,5 laktik asit, %2-4 süt şekeri ve %2 yağdan oluşmakta olup tadı ekşimiş ayranı andırmaktadır. Kımız, içkiden ziyade kuvvetli bir besin maddesi olarak kabul görmektedir. Öyle ki, kımız oldukça başka bir gıdaya pek ihtiyaç duyulmamıştır.

İlk olarak Orta Asya’da Türkistan ve Moğolistan taraflarında yaşayan kavimler tarafından içilen kımız, Müslümanlıktan önce Türkler arasında yaygın olarak tüketilmiştir. Sarhoş edici olmasından dolayı İslamiyet’in haram kılması, Müslüman Türklerin kımızı terk etmesine sebep olmuştur.

Ziya Gökalp, kımızdan şöyle söz eder:

Eski Türk topluluklarının pek çoğunda kımız, kutsal bir içecek olarak görülüp kurban amacıyla tanrılara sunulmuştur. Yakut Türklerinin tanrıları için gerçekleştirdikleri festivalde tanrının isteği üzerine kımız içilmektedir. Gençler sarhoş olup şarkılar söyledikten sonra eğlenceler son bulur.

Kımızın tedavi edici özelliklerinden bazıları şunlardır:

-Kımızda bulunan alkol, kalp damarları ve sinir sistemlerini düzenler.

-Kımızda bulunan süt ekşisi, bağırsak ve mideyi zehirlenme gibi durumlardan hem korur hem de böyle durumlarda tedavisini sağlar.

-Kımızın asitkarbonu, sindirim yollarındaki hareket ve emme fonksiyonlarını destekler. Yani sindirim sistemi ve boşaltım sistemini daha iyi çalıştırarak sık idrara çıkılmasını sağlayıp böylelikle vücutta bulunan toksik maddelerin atılmasını kolaylaştırır.

Kımız besin olarak da içecek olarak da Türk‘e atadan kalmış bir ilaçtır adeta. Başta verem olmak üzere astım, zatürre, kalp ve damar hastalıklarıyla bazı kadın hastalıklarında; kilo aldırmak, dayanıklılığı ve enerjinin artımını sağlamak ve şifa amacıyla kullanılmaktadır. Kımız ayrıca halsizlik, depresyon, kabızlık gibi rahatsızlıklarda ve ihtiyarlıkta da kullanılır. Kımızın insana güç veren bir etkisi de vardır. Kısrak sütü biyokimyasal bakımdan inek sütünden çok farklıdır. Bu sebepten kımızın pek çok derde deva olduğu bilinir.

Kımız, günümüzde Anadolu Türklerince pek kullanılmamaktadır ama Orta Asya’da yaşayan Türkler arasında yapımı ve kullanımı bugün de yaygındır. Kırgız, Özbek, Kazak, Tatar, İdil, Ural Türkleri, Moğollar, Sibirya’da Yakutlar ve bazı Rus boyları yoğun şekilde kımız tüketmektedir.