Unutmak Mı Daha Zor Hatırlamak Mı?

Hangisi mümkün cevabı öznel sorunlar.

Bazı anılar zihnimizde sabitlenmiş gibi. Üzerinden yıllar geçmiş olsa da, bir koku, bir şarkı ya da hiç beklenmedik bir cümleyle tekrar yüzeye çıkıyorlar. Çoğu zaman unuttuğumuzu sanıyoruz ama aslında sadece biraz daha derine gömüyoruz.İnsan hafızası kusursuz değil. Hatta çoğu zaman sandığımızdan daha karmaşık ve seçici çalışıyor. Bir şeyleri hatırlamak için çaba harcarız; ama unutmak için verdiğimiz savaş genellikle daha yorucudur. Çünkü insan zihni, silmek için değil, saklamak içindir. Ve bu saklama bazen lehimize iken bazen de aleyhimize saklanır…

Daniel Wegner’in Beyaz Ayı Deneyi tam da bunu anlatır. İnsanlara “Beyaz bir ayıyı düşünme” denildiğinde, beyin otomatik olarak beyaz bir ayıyı düşünmeye başlar. Aynı mantık, unutmaya çalıştığımız her şey için geçerlidir. Ne kadar çok “Bunu düşünmemeliyim” dersek, o kadar çok düşünürüz.Mesela birini unutmaya çalışırken, kendimizi sürekli onunla ilgili anıları aklımıza getirirken buluruz. Bu bir döngüdür ve çıkışı ancak zamanı geldiğinde bulunur.

Evrimsel psikolojiye göre, hayatta kalmamız için tehditleri unutmamamız gerekir. Beyin, risk analisti gibi çalışır ve geçmişte zarar gördüğümüz şeyleri kaydeder. Bir daha aynı hataya düşmemek için bu anılar sürekli erişilebilir bir yerde tutulur.Mutlu anılar ise zamanla bulanıklaşır. Bunun sebebi, onların hayatta kalmamız için gerekli olmamasıdır. Bizi tehlikelerden korumaz, sadece varlığımızı anlamlandırır. O yüzden kötü anılar daha keskin, daha canlıdır.Peki, gerçekten unutabilir miyiz?

Nörobilim diyor ki, evet. Beynimiz gereksiz bilgileri temizleyebilir. Sinaptik budama (synaptic pruning) adı verilen bir süreç sayesinde, kullanılmayan nöron bağlantıları zamanla zayıflar ve yok olur. Ancak bu, pasif bir süreçtir. Bilinçli olarak bir şeyi unutmaya çalışmak, onun hafızamızdaki izini daha da güçlendirebilir.Belki de unutmak yerine, hatırlamaya yüklediğimiz anlamı değiştirmeliyiz. Zihnimizden silmeye çalıştığımız şeyleri başka bir pencereden görmeye başladığımızda, belki de artık hatırlamak bizi yormaz.

Unutmak ile hatırlamak arasında gidip gelen bu denge, aslında bizim o anıyla kurduğumuz bağa bağlı. Belki de mesele neyin unutulup neyin hatırlandığı değil, neyin bizi dönüştürdüğü.Zihnimiz bize oyunlar oynuyor, evet. Ama belki de en büyük özgürlük, bu oyunları fark edip onlara farklı bir gözle bakabilmekte.

A Dream Within A Dream

Gözlerimden geçen kumlar gibi,

Zaman kayıp olur, bir rüya içinde rüya.

Ben her şeyimi kaybettim,

Ve hiçbir şey hatırlamadım.

-Edgar Allan Poe

KAYNAKÇA: Yapan, S. (2018). Depresyon ve anksiyete belirtilerinin yordayıcıları olarak ruminasyon, otomatik düşünceler, işlevsel olmayan tutumlar ve düşünce baskılama. Hasan Kalyoncu Üniversitesi. 1-66

Üzümçeker, E., Gezgin, G. N., & Akfırat, S. (2019). Sosyal ve Evrimsel Psikolojide İnsan Özgeciliği Bilmecesi. Yaşam Becerileri Psikoloji Dergisi, 3(5), 93-110. https://doi.org/10.31461/ybpd.559805

Çoban Kapuoğlu, E. (2024). Eğitim Felsefesi Perspektifinden Makine Öğrenmesi. Felsefe Dünyası(79), 245-264. https://doi.org/10.58634/felsefedunyasi.1485318