Üstün Yetenekliler Fabrikası: Enderûn Mektebi

Platon’un idealindeki okul olarak da nitelendirilen Osmanlı'nın bu özel kurumuna gelin biraz daha yakından bakalım.


Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihsel yaratıcılığı teması altında inceleyebileceğimiz en başarılı oluşum, hiç kuşkusuz tarihimizde üstün yetenekli bireylerin en iyi şekilde değerlendirildiği Osmanlı Devleti'nin saray okulu da denilen Enderûn Mektebi'dir. Enderûn, altı yüz yıllık bir imparatorluğun askeri, mülki, bürokratik, bilim ve sanat kadrolarını oluşturmuştur. ABD’nin, "beyin göçü" adı altında yetenekli ve üstün beyinleri kendisine çekip gelecekte bürokraside istihdam etme uygulamasının ilham kaynağı olmasa bile, Enderûn Mektebi ve ABD'nin günümüzdeki bu uygulamalarında benzerlikler olduğu söylenir. Bu eğitimde öncelikli olan; yetenek, ilgi ve bireysel farklılıklardı. Bu kurum her şeyden önce, padişahın günlük yaşamını geçirdiği ve çalıştığı bir bölümdü, hem de Osmanlı Devleti’ne zeki, kabiliyetli, donanımlı ve sultâna sadakatle bağlı seçkin idareciler yetiştirme görevi gören önemli bir eğitim kurumuydu.

II. Murad tarafından kurulduğu düşünülen Enderûn Mektebi’nde verilen eğitimin temel özelliği, İslam ve Osmanlı kimliğinin ve kültürünün öğretilip benimsetilmesiydi. Hristiyan ailelerden devşirilen çocukların zeki ve gösterişlileri saraya alınarak özel bir şekilde yetiştirilirlerdi. Bu uygulamayla daha küçük yaşlarda ailelerinden alınan Türk milleti ve Osmanlı Devleti ile hiçbir bağı olmayan bu Enderûn talebeleri, ortak bir kültürü özümseyerek, saray ve padişah hizmetlerini yürütürler, Osmanlı Devleti'nin ordu, yönetim ve bürokrasi alanındaki önemli mevkilerinde görev alırlardı. Bu mektepteki eğitimi değerlendiren bir gezgin şöyle demektedir: “Türk milletinin başarılarına şaşmamak lâzım çünkü onlar elit kadroları nasıl yetiştireceklerini, gençleri nasıl disipline edeceklerini biliyorlar. Yine onları mükemmel insan hâline getirirken, kabiliyetlerine göre taltif etmesini de biliyorlar.”

Bu eğitim kurumu, Türklerin düzenli, kendine özgü bir eğitim sistemini kurup başarılı sonuçlar aldıklarını göstermekte ve dünya eğitim tarihinde de önemli bir yer tutmaktadır. Enderûn Mektebi, üstün yeteneklilerin eğitiminde “dünyadaki ilk sistemli eğitim” örneğini oluşturmaktadır. Bu konuda, tanınmış psikologlardan Amerikalı Lewis Terman, Enderûn Mektebi’ne alınan çocuklar için şunları söylemektedir: “Zekâ seviyesini ölçmek için ilk defa test yöntemi, Osmanlılarda Enderûn Mektebi’ne seçilen öğrenciler için uygulanmıştır.” Enderûn’da eğitim denince akla ne kadar siyasi anlamda bir eğitim gelse de, her yöneticinin çok yönlü olması gerektiğini düşünen Osmanlı Devleti bunu yıkmayı başarmış, öğrencileri de bu doğrultuda, ilgi ve yeteneklerine göre bir beceri ya da sanat dalında eğitip yetiştirmiştir. Enderûn Mektebi’nde eğitim ve öğretim, Sultan II. Mahmud devrine kadar sistemli bir şekilde devam etmiş, daha sonra Batı metotları ile harp okullarının açılıp çoğalmasıyla mektebin önemi iyice azalmış ve İkinci Meşrutiyet’ten sonra 1 Temmuz 1909’da kapatılmıştır.

Sonuç olarak, Osmanlı döneminde özel ve üstün yetenekliler her ne kadar dikkatle seçilse de günümüzdeki gibi bir bilimsel sınav ve testten geçerek seçildikleri konusunda yeterli bilgi sahibi değiliz ve seçim kıstasları tartışılabilir. Ancak Enderûn, yaklaşık 500 yıl varlığını sürdürmüş; üst düzey yönetici yetiştiren bir okul, aynı zamanda bir kültür merkezi olmuştur. Bu uzun süre zarfında bünyesinde pek çok devlet adamı, bürokrat ve sanatçı yetişmiştir. Mezunlarının vazifeleri itibari ile de, bu mektebin Osmanlı eğitim sistemi içerisinde çok mühim bir yeri olduğu yadsınamaz bir gerçektir.