Victor Frankl - Logoterapi

Victor Frankl'ın öncülüğünde gelişen logoterapi ekolü.

Logoterapi Nedir?

Yunanca “anlam”ı ifade eden logos kelimesinden türemiş, Victor Frankl öncülüğünde kurulmuş olan psikoterapik bir yaklaşım türüdür. Varoluş felsefesinin ve varoluşsal terapinin de öncüsü olan Frankl yine varoluşsal felsefenin izlerini taşıyan ve felsefik alt boyutu yoğun bir psikoterapik yaklaşım olan logoterapiyi geliştirmiştir. Anlam yoluyla terapi düşüncesini savunmaktadır. Logoterapi her bireyin hayatında bir anlamının olması gerektiğini ve terapistin de bireylerin bu anlamı bulma yolunda kişiye yardımcı olma görevi olduğunu söylemektedir. Anlam istemi ve anlam arayışı kavramları logoterapinin temel bileşenleri olup insanın da temel güdüleridir ve logoterapi bu süreçte etkindir. Logoterapiye göre insanın temel motivasyonu anlam aramaktır ve logoterapinin de asıl işlevi bu anlam arayışı sürecinde kişinin amaç ve hedef belirlemelerine yardımcı olmak, yol göstermektir.Terapi sürecinde gelişen bir durumun aksine zaten insanların bu güdüye sahip olduğunu ve buna ihtiyaçları olduğu vurgulanmaktadır. Yani insanlar zaten doğuştan anlam istemi güdüsüyle dünyaya gelirler ve hayatlarında her zaman bu anlam isteminin doğurduğu anlam arayışı hakimdir. Ayrıca Frankl insanların iki tür bakış açısıyla hayatı değerlendirdiğinden bahseder. Bu bakış açılarından birincisi madde ikincisi ise mana (ruh) temelli bakış açısıdır. Madde temelli bakış açısına sahip bireylerin hayatı somut manadan değerlendirir. Mana yani ruh temelli bakış açısına sahip bireylerin ise daha çok hayatı soyut manadan görür, değerlendirir. Anlam mantıktan daha derindir diyen Frankl soyut manadan bakmanın yani ruh temelli bakış açsının daha kıymetli olduğunu düşünür. Somut manadan bakanlar sadece maddenin dışını görürken soyut manadan bakanlar maddenin içindeki derinliği gördüğünü belirtir. İşte hayatta da madde temelli bir bakış açısına sahip olmak yerine mana temelli bakış açısından ilerlemek gerekir, kıymetli olan şey gerçek anlama ulaşmaktır. Her birey bu dünyada farklı ve eşsiz doğası ile bulunur, bu farklı yapılar hayata değer ve anlam katar. Her birey kendi varoluşunun anlamını keşfetmelidir ki hayat anlamlı bir hal alsın. Birey eğer ki o varoluşun anlamı inşa edemezse o anlam başkası tarafından da inşa edilemez. Çünkü anlam her birey için biriciktir. Sosyal bilimler tarafından da yapılan bir çalışmada da logoterapinin bu kavramlarını destekleyen nitelikte sonuçlar çıkmış, insanların %80-90 civarının yaşamında bir anlam, amaç bulmak istediği görülmüştü.

Logoterapinin Amacı

Logoterapi her bireyin yaşamında bir anlam olması gerektiğini, o anlama ulaşma çabasını vurgulayan bir psikoterapötik yaklaşımdır. Amacı da bu anlam istemi ve anlam arayışı yolunda kişiye yardım etmek, ona yol göstermektir. Kişiler bazen yaşamlarında bir anlam bulamazlar ve anlam isteminin engellenmesi durumuyla karşı karşıya kalırlar. Freud’un cinsel engellenmesine benzeyen anlam isteminin engellenmesi durumu yaşanır ve bu nevrozlara yol açar. Logoterapi ise bu durumun yaşanmaması için kişiye hayatındaki anlamı bulmasında yardımcı olur. Kişi hayatının amacına ulaşmış ve tekrar kaybetmiş de olabilir, logoterapi bu durumda da yol göstericidir. Yani kişiye hayatının anlamını yeniden kazanmada da yardımcı bir rol üstlenir. Bireyler yaşam amacını bulma yolunda olabilir, yaşamın amacını kaybetmiş olabilir. Bu süreçler bireyin anlamsızlıkla karşılaşmasına yol açar. Bu durumlarda da anlamsızlığın ortadan kaldırılması ve olumlu, kalıcı çözümler getirilmesi için logoterapi etkilidir. Yani özetle bireyin anlamını, değerini, ideallerini bulması yolunda ona eşlik ederek bireye herkesin sahip olması gerektiği o biricik anlama ulaşmasında yardımcı olur. Anlam arayışı süreci herkesin sahip olduğu ama farkına varamadığı süreçler olarak da nitelendirilebilir. Logoterapi de tam olarak bu noktada o farkındalığı kazandırmaya yarar. Yani logoterapide terapist danışana hayatının amacını sunmaz ya da bulmaz. Zaten her bireyde öznel ve biricik olan bu anlama ulaşmasında farkındalık sağlamaya çalışır. Bu farkındalık kazandırma sürecinde psikanalitik kurama benzeyen logoterapi, psikanalitik kuramdan farklı olarak sadece bilinçaltındakilere odaklanarak kısıtlanmaz istemez. Varoluşsal anlam istemini ortaya çıkarmaya çalışılır. İnsanlarda bu yaşamın anlamını bulma yolunda yardım eden logoterapi, insana yaşamına dair bir anlam verilesi yönünde meydan okuma gerekliliği olduğunu söyler. Gizli kalan anlam istemini uyandırmak, ortaya çıkarmak için terapist bu meydan okumayı gerçekleştirmelidir. Kişide yaşamsal anlam yönünde bir gerilim yaratılır ve bu gerilimle birlikte yaşamın anlamı ortaya çıkarılmaya çalışılır. Burada bahsedilen gerilim kişiyi rahatsız edici yönde olmaz ve olumsuz sonuçlar doğurmaz. Çünkü logoterapide bireyin anlamı ortaya çıkarmak için bir gerilim yaşaması, bu durumun içinde yer alması gerekir. Bu konu ile alakalı logoterapinin öncüsünün de bir sözü bulunmaktadır: "Psikanaliz sırasında hastanın divana uzanıp bazen hiç hoş olmayan şeyler anlatması gerekir. Logoterapide ise hasta dik oturabilir ama bazen duyulması hiç hoş olmayan şeyleri duyması gerekir." Frankl bu sözüyle de aslında o içsel gerilimi yaratmanın terapistin rolü olduğunu anlatmak ister.

Kuramın Ana Hatları ve Kavramsal Çerçeve

Logoterapi ruhen ve bedenen sağlıklı olmanın anlam sahibi olmakla ilişkili olduğunu vurgular. Logoterapi merkezinde üç boyutlu kavramsallaştırılmış yapı ortaya koyar, bu üç boyutlu yapının birincisi fiziksel, ikincisi psikolojik ve üçüncüsü spiritüel yani ruh boyutudur. Dünyadaki canlıların bu üç boyut çerçevesinde yer aldığını ve işlev gördüğünü belirtir. Birinci ve ikinci, yani fiziksel ve psikolojik boyut hem hayvanlarda hem de insanlarda var olan boyuttur. İnsanı hayvandan ayıran boyut ise üçüncü boyut olan spiritüel boyuttur. İnsan diğer canlılardan farklı olarak bu boyuta sahiptir ve bu boyutta da fiziksel boyutta olduğu gibi sağlıklı olması gerekir. Logoterapide de bu boyutun sağlıklı olmasında anlam sahibi olmanın rolü büyüktür. Yani aslında insanlı farklı ve önemli kılan bu spiritüel boyut için çabalarız. Bir insanın bu boyutta sağlıklı olması ihtiyaçtır ve eğer bu ihtiyacı gideremezse de nevrozlara yol açmış olur. Logoterapide tam olarak bu boyutu önemser ve insanın anlam arayışında yardımcı olur, yol gösterir. İnsanların hayatını anlamlandırması, bunu kazanmaya veya sürdürmeye olan isteği göz önünde bulundurulur. Kuramın da bu süreçte odaklandığı farklı kavramlar bulunmaktadır. Bu kuramda insanın sadece anlam istemi ve anlam arayışından ziyade yaşamındaki bu anlamı arama yolunda veya yaşadığı deneyimler, anlamını bulamadığında oluşacak sorunlar gibi birçok kavrama yer verilmiştir.