Virginia Woolf “Deniz Feneri” Romanındaki Modern Elementler

Virginia Woolf Deniz Feneri kitabındaki Modernizm akımının elementleri


Deniz Feneri, Virginia Woolf’un İngiliz Edebiyatı’nda öne çıkan 1927 tarihli romanıdır. Modernizmin öncülerinden kabul edilen Woolf, bu romanında birçok modern elemente yer verir. Woolf’un kız kardeşinden alınan bilgiye göre, bu romanda Woolf annesini anlatmaktadır ve annesine olan özlemini ve sevgisini bu romanıyla gösterir. 

Romanın baş karakteri Bayan Ramsay, kocasına ve çocuklarına güçlü bir sevgi bağıyla bağlı, tam bir geleneksel İngiliz kadınıdır. Kendi isteklerini göz ardı edebilmiş ve hayatta istediği tek şey çocuklarının refahı ve mutluluğudur. Modernizme göre Bayan Ramsay tam bir “Victorian Woman (Angel in the House)” dır. Dönemin cinsiyet eşitsizliğinin olduğu bir İngiliz toplumunda, ev içindeki görevlerini yerine getiren, kocasının refahını sağlayan, çocuklarına güçlü bir sevgi bağıyla bağlı olan Bayan Ramsay, evin içindeki o melek kadındır. Bu karakteri, kocası Bay Ramsay ve çocukları için çok faydalı olsa da kendisi için tam bir azaptır. Kendini gerçekleştirememiş ve hayatını yaşayamamış bir kadın olmanın acısıyla hayatına devam eder. 


Diğer yandan evin misafiri Lily Briscoe, evin “Mad Woman (New Woman)” yani modern kadınıdır. Kendisinin en büyük tutkusu resim çizmektir ve en büyük hayali, tüm tutkusunu aktarabileceği “bir tablo” yapmaktır. Bu tabloyu romanın sonunda tamamlar ve asıl ilham kaynağı Bayan Ramsay’dir. Lily kendini gerçekleştirmeye çalışan, özgür, güçlü ve evlilik hayatına sahip olmak istemeyen bir kadındır. Okuyucu, bu iki kadının karşılaştırmasını romanda açık bir şekilde görür. Bayan Ramsay, Woolf’un annesini temsil ederken, Lily, Virginia’yı temsil eder. 


Bay Ramsay ve Bayan Ramsay’in en küçük çocukları James’in en büyük amacı Deniz Feneri’ne gitmektir. Her gün annesine ısrarla “Bugün Deniz Feneri’ne gidecek miyiz?” diye sorar. Her ne kadar Bayan Ramsay oğlunun bu amacını gerçekleştirmek istese de Bay Ramsay her seferinde bunu reddeder ve gidemezler. Herkesin hayatında bir deniz feneri vardır ve herkes ona ulaşmaya çalışır. Romanın sonunda, annesinin ölümünden sonra Deniz Feneri’ne gidebilen James, tüm hayatının amacını gerçekleştirse de hayal ettiği tatminlik duygusunu yaşayamaz. Belki de hayatının amacını gerçekleştirmek, onu hayatta en çok sevdiği insanla yapmaktır. Bu amacı hayatta en çok nefret ettiği insanla yani babasıyla gerçekleştirmek onun hayaline balta vurur. 

Roman, Woolf’un ünlü tekniği bilinç akışı tekniğiyle yazılmıştır. Bu tekniğin özelliklerini bilmeden romanı okumak okuyucu için kafa karıştırıcı olabilir. Fakat tekniğin bilincinde olup okunduğunda romanın anlatacak çok fazla sembolik anlamı vardır. Özellikle Deniz Feneri sembolü tüm okuyucuları kapsar ve bu sembol romanı zamansız ve evrensel yapar. 

Virginia Woolf’un ölümsüz eseri Deniz Feneri, modernizm akımının öncü eserlerindendir. Modern elementleri bünyesinde fazlasıyla bulunduran bu eser, modernizm akımını tanımak ve anlamak için okunabilecek bir rehber niteliğindedir.