Yakınlarımı okumaları için tehdit ettiğim kitaplar

Okurken çok şey hissetmek istiyorsanız, bu kitapları okumanız lazım.


Bu listeyi derlerken kaynak olarak tamamen şahsi zevkimi kullandım. Objektif her türlü kriteri resmen yok saydım. O yüzden kitaplarda karakter ve dili öncelemiyorsanız, (bence bu kitapları yine de beğenirsiniz çünkü muhteşem kitaplar), çok zevk almayabilirsiniz, zira çok olay ağırlıklı kitaplar değiller.

(Olay ağırlıklı bir kitap önerisi isterseniz: Sahilde Kafka- Haruki Murakami, yine leziz bir kitap.)

Bence bu kitapları okuyorsanız çekicisiniz. Elinizde bu kitap varsa, parlayan bir yıldızsınız. Çok zevkli birisiniz.

(Kitaplar en fazla 250-300 sayfa. )

1. Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz –Ocean Vuong

Kitap; “Sevgili Anne, Sana ulaşabilmek için yazıyorum; yazacağım her kelime senin bulunduğun yerin bir kelime ötesinde olsa da,” diye başlıyor. Annesinin okuma yazması yok. Resmen ilk cümlede paramparça oluyor insan.

Siz de benim gibi genellikle duygusal bir yığıntı şeklinde dolaşıyorsanız ve Oyuncak Hikayesi 3’te hıçkırarak ağlıyorsanız, kesinlikle okumanız gerek.

Ocean Vuong normalde bir şair ve kitabın her cümlesinde bunu buram buram hissediyorsunuz ama bu yoğunluk insanı yormuyor. Sadece zıpkın gibi vuruyor sizi ve devam ediyorsunuz. Kitap zaten çok akıcı, yazar, (kitapta da bahsedeceği üzere) dili ne kadar iyi kullanabildiğini ve dille olan o içten, biricik ilişkisini misler gibi kullanıyor.

Sanırsam bu özelliğinden dolayı, “Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz” başucu kitabım oldu. Her sayfası evrensel bir nitelik taşıyor, açıp üzerine düşünebileceğiniz birçok cümle var.

Karakteri ve ailesine bağlanıyorsunuz, yazarın dili kullanma şekline bağlanıyorsunuz, yemin ederim her anlamda, çok güzel bir kitap.

2. Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği- Milan Kundera

Bu kitabı benim için bu kadar özel kılan şey sanırsam, romana dair bildiğim çoğu şeyi değiştirmiş olmasıydı. Kitap;  dört kişi etrafında geçiyor ve kurgusu, her karakteri oluşturan değişmez bir nitelik çerçevesinde giderek genişliyor.  

Her karakterin ne kadar iyi kurulduğunu gürül gürül hissediyorsunuz, tabu olan her şeyi ele alıyor, kitabın içinde iç savaş da var, grup seks de, asla sıkılmıyorsunuz.

Hani, bazen kitap okurken, yazarın zekası böyle parlar ya, onu çok hissetmiştim ben okurken. Karakterlerin konuşması ya da atmosferin kurulması olsun, bazen bir kahvaltı sofrasını bile anlatışı insanı gülümsetiyor.

İnsanların birbiriyle kurdukları ilişkileri herhangi bir şekilde ilginç buluyorsanız ve psikolojik analizleri seviyorsanız kesinlikle okuyun.


3. Saçında Gün Işığı –Jhumpa Lahiri

Hint kültürünün şekillendirdiği bir aileyle başlıyorsunuz aslında kitaba. Bir çok konuyu ele alıyor ve dört nesil boyunca aktarılan bir travma çerçevesinde bir çok insan tanıyorsunuz.

Jhumpa Lahiri, her şeyiyle size hissettirdiği, cömertçe çizdiği bir kültürün içine; çocukluğundan beri tanıdığınız karakterleri koyuyor. Öyle ki bir yerden sonra zaman yolculuğu yapmış gibi hissediyorsunuz. Bunca insanın hayatını 250 sayfa içinde yaşıyorsunuz.

Renklerden Moru ve Sevilen kitaplarını beğendiyseniz, Saçında Günışığını okumanız lazım. Çünkü beni can evimden vurduğu nokta kitaptaki kadınlardı.   

Lahiri’nin kaleminde öyle ferah, taze kadınlar tanıdım ki. Bunlar karmaşık, kompleks kişiliklerdi. Klişelerden uzak kadınlardı, beni hep şaşırttılar.

Arkadaşlarımı bu kitapları okumaları için tehdit ediyorum.