Yalnız Yaşamak

Yalnız yaşamak üzerine.

Yalnız yaşamak özellikle kültürümüzde oldukça negatif ve sevimsiz bir anlam taşıyor. Bu anlamın nedeni aşırı sosyal ve aşırı birleşik, neredeyse hiç bireysellik tanımayan bir kültürümüz olması. Yalnız yaşamak ve bireysellik kavramı çoğu insanı tam da bu yüzden ürkütüyor. 

Düşününce dünya çapında yalnız yaşayan çok fazla kişi var ancak bu çoğu zaman fazlasıyla olumlu anlamlara sahip; ekonomik özgürlük, zenginlik, bireysellik ve mutluluk.

Bu konuda kültürümüzle ters düşeceğim, fazla olmasa da tek başıma yaşadığım uzun bir dönem, yalnız kaldığım bir yıl geçirdim. Yalnız kalmaktan kastım, tüm sorumluluğun, tamamen sadece bana ait olduğu gerçek anlamda yalnız yaşamak. Tek başınalık ise daha çok sorumluluğun bende olduğu ama yalnız yaşamadığım zamanlar. 

Yalnız yaşamak başta çok korkutucuydu. Bozulan musluklar, tıkanan lavabolar, temizlik… Ev büyükse birde gözünüzde çok büyüyebilir ama korkmayın. Her şeyin sizin kontrolünüzde ve sorumluluğunuzda olması, size sağladığı özgürlük ve bireyselliği hiç bir şeye değişmem. 

Benim ilk yalnız yaşama deneyimim Almanya olmuştu, belki de Alman kültürüne yakın hissettiğimden belki de orada herkes için zaten normal olan bu olduğundan, (paylaşımlı evlerde bile yalnız yaşamayı becerebildiklerinden, adapte olmayı bile unuttum. Normalim birdenbire bu olmuştu. İstediğim saatte rahatça gezebilmek, istediğim gibi arkadaşlarımı davet edebilmek, market alışverişlerim, küçük yürüyüşlerim ve self-date’lerim benim için inanılmaz bir mutluluk kaynağıydı. Penceremden dışarı bakmak, mevsimlerin değişimini izlemek, sessiz ve güvenli bir alanda olmak, dünyaya daha sağlam basmama yardımcı olmuştu. Yalnız hissetmedim hiç. Mutlu ve kendi başımaydım. 

Şimdi Türkiye’de yalnız yaşıyorum ve yine kendi küçük güvenli alanımda oldukça mutluyum. Burda işler biraz daha farklı, komşuların meraklı gözleri, seni fazlaca umursayan ve eleştiren kişiler bazen moral bozabiliyor. Yine de hepsi evimin içine girene kadar. Biraz dökük eşyalarla, eski şeylerle dolu ama sıcacık evimde mutluyum. İstediğim zaman dışarı çıkıp sosyalleşebiliyorum, evimde vakit geçirebiliyorum, arkadaşlarımı davet edebiliyorum, ev içinde küçük bir sistemim var ve mutluyum. Gerçekten sakin ve mutluyum. 

Kendi küçük dünyamı seviyorum. Playlistlerle yaşamayı, yemek yapmayı, sağlıklı öğünler pişirmeyi, evime dikkatle ve özenle yaklaşmayı, temizlik yapmayı seviyorum. Bu eve ait hissediyorum. Almanya'dan sonra ilk kez aitlik hissediyorum. Bu eve aidim ve bu evin ayakta kalabilmek için bana ihtiyacı var.