Yalnızken İzlenmesi Gereken Filmler
Özellikle yalnızlık izlendiğinde anlam ifade eden filmler.
Bazı filmler o kadar coşkuludur ki bir arkadaş grubu ile izleyip yükselmek istersiniz. Bazıları oldukça duygusaldır ve en yakın arkadaşınızla ağlayarak izlemek istersiniz. Romantik olanları ise sevgilinizle izlemek diğer insanlarla izlemekten çok daha fazla zevk verir. Fakat yanınızda hiç kimse olmadan izlemenin güzel olduğu, yalnızlığınızla anlatılanı anlamanız gereken filmler vardır. Bugün tek başınıza izlemeniz gereken o filmleri önereceğim.
-Taxi Driver
Beyazperde’nin konu açıklamasına göre ‘Vietnam'da savaşının izlerini henüz atamayan bir askerin, geceleri taksi şoförlüğü yaparak gördüğü kirli ve adaletsiz dünyaya uyum sağlamayı reddetme hikayesini anlatıyor.’
Robert De Niro gibi bir başrolü, Martin Scorsese gibi yönetmeni olan bu film yalnızlığı ve duyguları oldukça derinden işliyor. O kadar etkileyici bir film ki De Niro’nun bu filmi, yalnızlık çeken hemen herkesin izleyip ‘bu adam aynı ben’ demesi normaldir.
(Bu film ile ilgili bir değerlendirmemi başka blogta anlatmıştım. Linki kopyalayıp okuyabilirsiniz. https://typelish.com/b/bu-adam-ayni-ben-taxi-driver-film-onerisi-106193 )
-Blade Runner 1982 ve Blade Runner 2049
Konusu 1982 yapımında, yapay/Android insanları yakalayan bir polis Deckard’ın görevinden ayrılmak üzereyken 5 yapay insanın uzay aracı ile dünyaya geldiğini öğrenmesi ile onları yakalamayı görev bilmesi şeklinde anlatılabilir. 2049 yapımında ise Beyazperde konu kısmına göre ‘Polis Departmanı'nda görev yapan Memur K, toplum yaşamını kaosa sokacak olan ve uzun zamandır saklı kalan bir sırrı açığa çıkartır. Bir felaketi önleyebilmesi için eski ödül avcısı Rick Deckard'ı bulup ondan bazı sorularına yanıt alması şarttır.’
Uzun süresine rağmen hiç sıkmayan bir yapım. Ortam, müzikler ve renklerin uyumu oldukça iyi. Bunun üzerine Ryan Gosling’in oyunculuğu da eklenince kendinizi olayın içinde buluyorsunuz. İkonikleşmiş bir sahnesi var ve o sahneye geldiğinizde, bahsedilen sahne olduğunu anlıyorsunuz. Sırf oradaki hayal kırıklığı ve oyunculuğu için bile izlenebilir.
-Gone Girl
Hikâye ABD’de geçmektedir. Karısı gizemli şekilde kaybolan bir adam vardır ve kısa süre içerisinde şüpheli konuma gelmiştir. Evlilikte ekonominin, medyanın vb. durumların evliliğe etkilerinden bahsedilmektedir.
Evlilik üzerine yapılmış filmlerden farklı bir teması var filmin. Evlilikleri genelde bir filmin sonunda ‘sonsuza kadar mutlu yaşadılar’ şeklinde görürüz. Sonra inanırız ki bu evlilikler ilk andaki coşku, sevgi ve saygı ile sonsuza kadar sürüyor. Fakat elbette böyle değil. Bu filmde de kusursuz gibi görünen bir ilişkinin berbat konuma nasıl gelebileceği çok net şekilde anlatılmış. Film genel olarak sakin ilerliyor ama buna rağmen saran/sürükleyen bir özelliği var. Psikolojik duyguları çok iyi yansıtan oyuncular ile ekrana kitleniyor, empati yapmaya başlıyorsunuz. Aslında biraz cinsiyetçi ögeler içeriyor yorumları almış. Bu kısım sizin yorumunuza kalmış.
-Enemy
Üniversitede tarih öğretmenliği yapan Adam isimli kişinin kız arkadaşının isteği üzerine bir filmi izlemesi ve filmde kendisine çok benzeyen birinin peşine düşmesini anlatmaktadır.
Çok fazla metafor içermesi, karakterin çok depresif ya da sıkıcı denebilecek birisi olması ve youtube üzerinden anlatım videolarını izlemedikçe kafanızda soru işareti bırakması ile herkesin tarzı bir film olmadığını söyleyebilirim. Fakat her şeye rağmen oldukça merak uyandıran, sonunu bekleten bulmaca gibi bir film.