Yalnızlığınıza Eşlik Edebilecek Filmler
Hayatın bir parçası olan yalnızlığı paylaşmanız için bu yazımızda beğenebileceğiniz filmleri derledik.
Yalnızlık, hayatımızın her evresinde kendini hissettirebilecek bir duygudur. Üstelik insanlar, birbirinden farklı karakterlere ve yaşayış biçimlerine sahip olduğu için yalnızlık herkeste aynı karşılığa sahip olmayabilir. Doğduğumuz andan itibaren bireysel varlıklar olduğumuz gerçeği mevcut fakat gün sonunda ufak bir iletişime dahi ihtiyaç duyulabiliyor. Yalnızlık, farklı psikolojik ya da felsefik çalışmalara yıllarca konu olsa dahi hâlâ genelgeçer bir tanıma sahip değildir. Bunun yanında sinema, edebiyat ya da tiyatro gibi çeşitli alanların teması olarak da ilgilileriyle buluşmaya devam eder. Biz ise bu yazıda, size eşlik edebilecek filmleri derledik.
Three Colours: Blue (1993)
Julie, kocası ve kızıyla mutlu bir hayat sürerken beklenmedik bir kaza hayatını alt üst eder. Bu trajik olaydan sonra yas, genç kadının bütün hayatını ele geçirerek onu dünyadan soyutlar. Sahip olduğu bütün mallardan, arkadaşlıklardan elini çekerek Paris sokaklarına kendini sürükler. Kendi yarattığı yalnızlıkta ve bilinmezlikte sürüklenirken eski bir dost Julie’nin hayatına yeniden giriş yapar.
Başrolleri; Juliette Binoche, Julie Delpy ve Zbigniew Zamachowski gibi isimlerden oluşan filmin yönetmen koltuğunda Krzysztof Kieslowski oturmaktadır. Blue, üçleme olan serinin birincisidir. Fransız yapımı film adından da anlaşılacağı üzere mavi objelere sık sık yer vermektedir. Eleştirmenler tarafından da oldukça beğenilen yapım, Altın Aslan ve César En İyi Kurgu Ödülü gibi birçok ödüle layık görülmüştür.
Lost in Translation (2003)
Bob ve Charlotte, hayatın farklı evrelerinde olsalar da aynı çatı altında buluşabilmeyi başarmışlardır. Bob, işinde başarılı ve iyi bir üne sahip aktördür. En son iş seyahatinde Tokyo’da içinde bulunduğu buhran, yaşadığı varoluşsal kriz ile yüzleşmesine fırsat verir. Yıllardır süren evliliğinin pençesinde boğulduğunu düşünürken aynı otele kocasının işi için gelen Charlotte ile tanışır. Hayatlarında varlığını hissettikleri başka insanlar olmasına rağmen yalnızlıkla boğuşan ikili bir süreliğine beraber vakit geçirir.
Yönetmenliğini Sofia Coppola’nın yaptığı film, melankoliyle birlikte seyircilerin karşısına çıkıyor. Coppola, Tokyo’ya gerçekleştirdiği gezisi sırasında filmin senaryosunu oluşturmaya başlamış. Yapım büyük maliyetli değildi. Hatta tam tersi daha küçük ekip ve araçlarla ortaya konuldu. Bütün bunlara rağmen film büyük bir beğeniyle karşılaştı. Ayrıca izleyenler başrolü paylaşan Bill Murray ve Scarlett Johansson ikilisinin performansını tebrik etmeden geçmedi.
Blue Jasmine (2013)
Bir partide tanıştığı kocası ile birlikte gösterişli ve lüks yaşam süren Jasmine, beklenmedik sürprizle karşı karşıya kalır. Yatırımcılıkla ilgilenen kocasının işleri ters gitmeye başlayınca bu şaşaalı yaşam baltalanır. Girdiği depresyonla birlikte kardeşinin yanına San Francisco’ya taşınan Jasmine, hayatına devam etmeye çalışır ama işler planladığı gibi gitmez.
Yapımda ilk dikkat çeken şeylerden biri, Cate Blanchett’in film boyunca izleyicileri ekrana kitleyen güzel performansıdır. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Woody Allen yaparken Letty Aronson, Stephen Tenenbaum ve Edward Walson yapımcılığı üstlenmiştir.
Detachment (2011)
Farkındalığı yüksek olan Henry Barthes, farklı okullarda geçici öğretmenlik yaparak yaşamını sürdürmektedir. Birçok meslektaşına nazaran işinde iyi olma potansiyeline sahip olmasına rağmen o, tercihini kendini soyutlamaktan yana kullanır. Hiçbir yerde uzun süre kalmaz, iş arkadaşlarıyla ya da öğrencileriyle sıkı ilişkiler kurmaz. En son görev yerinde, bu soğukkanlı tutumunu korumak pek de mümkün olmaz çünkü gittiği yerde öğretmenler mutsuz, öğrenciler ise okuldan ve eğitimden bihaberdir. Ayrıca yolda denk geldiği bir kız çocuğuna evini açması da onu bulunduğu soyutlanmışlıktan bir nebze çekecektir.
Yönetmenliğini yaparken senaryo yazımını Carl Lund ile gerçekleştiren Tony Kanye, izleyiciyi içine çekmeyi başarabilen bir yapım ortaya koymuştur. Adrien Brody, Christina Hendricks ve Marcia Gay Harden filmin yıldızları olarak bu başarılı işin bir parçası oldu. Birçok ödüle sahip olmakla birlikte Woodstock Film Festivali'nde Kapanış Gecesi Filmi olmak üzere seçildi.
Manchester by the Sea (2016)
Lee Chandler, sevgi dolu ve şefkatli bir babadır. Eşi ve çocuklarıyla mutlu bir hayat sürerken beklenmedik bir kaza sonucu çocukları vefat eder. Çocuklarının ölümünden kendisini sorumlu tutan Lee, karısının onu terk etmesiyle birlikte iyice bataklığa gömülür. Yas ve suçluluk duygusu onu günden güne yiyip bitirirken ilgilenmesi gereken yeğeni ortaya çıkar.
En İyi Özgün Senaryo Oscar’ının sahibi olan filmin yönetmen koltuğunda Kenneth Lonergan oturuyor. Yapımın başrolleri Casey Affleck, Lucas Hedges ve Michelle Williams tarafından paylaşılırken Casey Affleck sergilediği oyunculuk performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ının kazananı oldu.