Yalnızlıktan Korkma!
Kalabalığın içindeki yalnızlık
Kendini yapayalnız ve kaybolmuş hissediyorsan, doğru yerdesin! Bir yere ait hissedememek ne zormuş. Yalnızlık kelimesi bize hemen üzüntülü bir şeyi çağrıştırıyor. İşte ne bileyim, tek başına yemek yiyen insanlar, bankta oturmuş gençleri izleyen yaşlılar ya da arkadaş edinemediği için öğle arasını yalnız geçiren o öğrenci beliriveriyor gözümün önünde. Belki bu insanlar da kendilerini bir türlü bir yere ait hissedemiyorlardı.
İyi haber şu: Yalnız kalma pahasına da olsa kendini seviyor ve kendi değerini biliyorsun demektir. Neden mi? Çünkü insanlar genelde sırf dışlanmamak adına sevmediği şeyleri seviyor, yapmadığı şeyleri yapıyorlarmış gibi davranıyorlar. Bunu da sırf kalabalığın bir parçası olup kabul edilmek için yapıyorlar. Kişi bu durumu alışkanlık edinip kendini tanıyamaz hâle geldiğinde de hayatı bir başkasının ona uydurduğu kılıfı kendine yakıştırmakla geçiyor. Yani tek başına bir şey yapamaz hâle geliyor.
Sana çok basit bir soru: Arkadaşlarınla hangi durumlarda görüşmek istiyorsun? Boş hissettiğinde mi, canın sıkıldığında mı, yoksa düşüncelerinden kaçmak için mi? Çünkü insanlar sürekli ortamlarda takılmanın sosyallik olduğunu zannediyor, kimse bunun kendinden bir kaçış olduğu farkına varamıyor. Bu durumun da tek bir açıklaması var, o da kalabalığın içinde o kadar kaybolmuşsun ki kendinle vakit geçirmeyi bilmiyorsun. Bilmiyorsun çünkü nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını keşfedememişsin. Bunu keşfedebilmenin tek yolu da kendine zaman ayırmak.
Hiç yapmadığın şeyler yap demiyorum sana. Sadece gün içinde yaptığın basit şeyleri tek yapmaya çalış. Örneğin, o kahveyi tek başına iç, istediğin filme gitmek için yanında birisinin gelmesini bekleme veya okula arkadaşının gelmediği bir gün gitmemek için bahaneler yaratma. Kendini tanıman, yani kendi sesini duyabilmen için buna ihtiyacın var, o yüzden kalabalığın sesini kıs. Kıs ki biraz kendini dinle.