Yaprak Dökümü Ferhunde: Siyah mı, Beyaz mı?
Ferhunde ne sadece kötü ne tamamen masum. Onun hikâyesi, siyah ile beyaz arasında sıkışan gri bir gerçekliği temsil eder.
Yaprak Dökümü, Türk televizyon tarihinde özel bir yere sahiptir. Bu hikâyenin merkezinde yer alan Ferhunde ise, hem izleyenleri kızdıran hem de empati yapılabilen karmaşık bir karakter olarak dikkat çeker.
Ferhunde, sadece Ali Rıza Bey’in ailesine değil, izleyicinin yargılarına da meydan okur. Sert mizacı, keskin zekâsı ve kurnaz hamleleriyle hikâyeye adım attığında herkes onu "kötü kadın" kalıbına yerleştirmek ister. Ancak zaman ilerledikçe bu kabuk çatlamaya başlar.
Ferhunde dizi başlangıcında evli bir kadındı ama daha sonra Trabzon'dan İstanbul'a gelen Tekin ailesinin tek oğlu Şevket'in bankada işe başlamasıyla ilişkileri başladı. Ferhunde hem bu olay hem de karakteri ve öncelikleriyle Ali Rıza Bey’in düzenli, ilkelere dayalı hayatına ve ailesine tamamen tersti. Aslında başlarda Ferhunde, Ali Rıza Bey ve babasının ilkelerine son derece bağlı olan evin büyük kızı Fikret dışında ailenin diğer bireyleri ile arasında çatışma yoktu. Zamanla evde yaşananlara Ferhunde'nin verdiği fevri ve çıkarcı tavırlarla diğer aile bireyleri ile de arasına büyük bir duvar ördü. Şevket ile ilişkilerinde Şevket'in komşuları Neyyir Hanım'ın kızı Sedef'in ona aşık olmasıyla Şevket'in Sedef'e tepki vermemesi ve onunla yakınlığını sürdürmesi Ferhunde'yi daha da hırçınlaşmıştır. Bu süreçte Ferhunde zaten sorun halihazırda sorun yaşadığı aileye uyum sağlamak yerine bu düzeni kendi lehine çevirmeye çalışır. Bu noktada “kötü” kimliğine dair sinyaller vermeye başlar. Ancak bu sadece yüzeyde görünen kısmıdır.
Evde yaşanan çatlaklar büyüdükçe Ferhunde’nin etkisi daha da görünür hale gelir. Ailenin çöküş sürecinde onun da etkisi olduğu oldukça açıktır. Ancak bu çöküş sadece onun yüzünden gerçekleşmez. Ailedeki bastırılmış gerçekler, kırılgan dengeler ve iletişimsizlik de bu sürecin önemli parçalarıdır.
Baba figürü olarak Ali Rıza Bey’in değişmez doğruları ile Ferhunde’nin pragmatik yaklaşımları sık sık karşı karşıya gelir. Bu çatışma, nesiller arası değer farkını da gözler önüne serer. Ferhunde modern dünyanın gerçekleriyle hareket ederken, aile geleneksel yapıya tutunmaya çalışır.
Ferhunde’nin eylemleri de çoğu zaman içsel güvensizliklerden, kaygılardan ve geçmişten izler taşır.Birçok sahnede onun içsel çatışmalarına tanık olunur. Dışarıdan güçlü görünen yapısının altında, sürekli onay arayan ve sevilmek isteyen bir yan saklıdır. Özellikle Şevket’in ilgisizliği karşısında gösterdiği sabırsızlık ve öfke, duygusal ihtiyaçlarının görmezden gelinmesine verilen tepkilerdir.
Üvey babasının onu taciz etmesiyle annesi üvey babasının öldürmüş ve Ferhunde'nin hayatı yetiştirme yurdunda geçmiştir.Bu zorlu yaşam şartlarında daha rahat yaşamayı hedefleyen ve aile sevgisinden uzak büyüyen biri olmuştur. Kırdığı kalpler, yıktığı değerler ve manipülatif davranışlarıyla eleştirilir. İzleyicinin Ferhunde ile kurduğu ilk bağ burada annesi Nurdan Hanım'ın gazete haberi ve çocukluğunu Tekin ailesinin kurcalamasıyla oluşur. İzleyici Ferhunde'nin neden kötü olduğunu ve aileyle bu kadar ters düştüğünü anlamaya başlar. Ama Ferhunde'nin öfkesi, hırsı ve hırçınlığı sonucunda yaptığı şeylerle bu bağ hiçbir zaman sağlamlaşmaz. Ama bu noktada Ferhunde'nin karakteri klasik “kötü kadın” çizgisinden çıkar. Siyah ya da beyaz olarak tanımlanması zorlaşır.
Finale doğru herkes değişirken Ferhunde sabit kalır gibi görünür. Ancak onun iç dünyasındaki dönüşüm, gözden kaçmaması gereken bir detaydır. Sessizce yaşadığı pişmanlıklar, kayıplar karşısındaki duruşu, tüm yaşananlardan bir şeyler aldığını gösterir.
Tüm bu yönleriyle Ferhunde, yalnızca dizinin değil, Türk televizyon tarihinin de en karmaşık kadın karakterlerinden biri haline gelir.Ferhunde, iki uç arasında gidip gelen, hayatla baş etmek için kendi yöntemlerini geliştiren gri bir karakterdir. Onu anlamak kolay değildir. Ancak yüzeyin altına bakıldığında, kırıklar, korkular ve yalnızlıklarla örülü bir insan hikâyesi görünür.