Yaş Almak Büyümek Midir?

“Yaş almak kaçınılmaz; ama büyümek isteğe bağlıdır.” (Bob Monkhouse)

“Yaş almak kaçınılmaz; ama büyümek isteğe bağlıdır.” (Bob Monkhouse) 


Zamanın yansımasıdır yaş almak. Yaş aldıkça rakamlar büyür sayılara dönüşür. Sayılar büyüdükçe kafamızın etrafında dönmeye başlayan baloncuklar oluşur. Bazı baloncuklar kolay patlatılır bazılarında kırmızı bulutlar gezinir. Onları patlatmayı bırakın düşünmek bile yasaktır. İşte o yasaklı olan baloncukları ne zaman gerçekleştirmek üzere patlatırsak o zaman büyümüş oluruz zannımca. Sorumluluklarımız, yaşamımızı idame ettirecek görevler listesiyse yalnızca, bu yaş alma meselesi yaşlanmaya evrilir. Demek istiyorum ki, yaşadıkça büyürüz. Büyüdükçe de yaş almak bir mana kazanıyor. Yoksa ileride yalnızca yaşlı insanlar olmuş oluruz. Bir kimliğimiz ya da bizi tanımlayan şeyler elde etmemişsek şayet yaş almanın bir anlamı kalmaz. Çile çekmiş, yaşamın içinde yaşamayı unutmuş; çalışan, yemek yiyen, nefes alan kopyalar oluruz. Anı biriktirip, aldığımız her nefeste gülümsersek bunun için minnet duyar isek ve 'bakın ben buraları gezdim çünkü ayaklarım hala sapasağlam ve tazeyim, bakın ben şu ülkede şu tatlıyı yedim çünkü henüz şeker hastası değilim' gibi gibi. Deneyimlerle, paylaştıkça, öğrendikçe, tanıştıkça yaş almak bizim için büyümek olur. 

Büyüdükçe de büyütmeye başlarız. Bir çocuğu, bir işi, bir hayali.


Dostlarım, henüz yirmilerimin başındayım. 

Büyük kaygılar ve endişeyle doluyum. Gelecek bazen berrak bir deniz bazense bulanık bir dere. Yaşlılık korkutucu. Ben güzelleştirmenin yolunu buldum. Yaşlanmayacağım, ben sadece büyüyeceğim. Cildim sarksa, bazı engellenemeyen rahatsızlıklarda yakalansam gülümsememin solmadığına emin olacağım. Yargılardan arınıp yaşayacağım. Dilerim ki hepimiz böyle yapalım. Zamanın değerini bilip anda kalalım. Yaşlılık kaçınılmaz ama büyümek isteğe bağlı.