Yaşlanan Toplumlar Üzerine: Gerontoloji
Değişen dünyada toplumların yaşlanması ne anlama gelir? Yaşlanan yalnızca bireyler değil toplumlardır aynı zamanda.
Gerontoloji, yaşlanma sürecini ve yaşlılık dönemini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu alan, yalnızca biyolojik değişimleri değil, aynı zamanda yaşlı bireylerin toplumsal yaşam içindeki rollerini, sosyal ilişkilerini ve kültürel algılarını da kapsamaktadır. Sosyoloji ise bu süreçleri anlamada kritik bir perspektif sunar; çünkü yaşlılık, bireyin sosyal bir varlık olarak toplum içinde nasıl konumlandığını belirleyen önemli bir faktördür.
Sosyolojik açıdan yaşlanma olgusu, bireylerin yaşadığı toplumun kültürel, ekonomik ve politik dinamikleri ile iç içe geçmiş durumdadır. Bu bağlamda, yaşlılık yalnızca bireysel bir deneyim değil, aynı zamanda toplumsal bir olgudur.
Sanayileşmeden önce yaşlılar kuşaklar arası bilgi aktarımında etkin rolde olduklarından ve yaşam süresinin şu an ki kadar uzun olmamasından dolayı sosyal bir sorun olarak görülmemekteydi. Fakat ilerleyen zamanlarda teknoloji ve sağlık alanındaki gelişmelerden dolayı yaşam süresi uzamıştır ve toplumlardaki yaşlı sayısı artış göstermiştir. Ailedeki yaşlı bireylerin evde bakım olanaklarının sınırlı ve belirli bir düzeyde olmasından dolayı ve yaşlı bireylerin bakım maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklı olarak yaşlılık sosyal bir sorun olarak kabul edilmeye başlamıştır. Kentleşmenin artmasıyla birlikte yaşlıların aile ve sosyal yaşam içindeki rolleri değişmiştir. Sanayi devrimi ve endüstrileşmeden önce yaşlılar, ailede kara veren , sorunlarda ilk danışılan kişiler iken günümüzde sağlık, ekonomik ve sosyal anlamda ek bir yük olarak görülmekte, değişen dünyada dijital bilgi kaynaklarının da artmasıyla deneyimlerine eskisi kadar sık başvurulmamaktadır. Sanayi devrimi ve kapitalizm, kurumlar aracılığıyla insanları kent yaşamında tutar. Yaşlılar içinse bu kurum huzurevleridir.
Yaşlanmaya dair toplumsal algılar ve inançlar, bireylerin yaşlılık deneyimlerini şekillendirir. Toplumun yaşlılığa bakışı, yaşlıların sosyal hayata katılımını veya dışlanmasını etkileyebilir. Yaşlı bireylerin ekonomik durumu, sağlık hizmetlerine erişimleri ve sosyal destek sistemleri gibi faktörler, yaşlanma deneyimlerini derinden etkiler. Farklı kültürlerde yaşlılık algısı değişiklik göstermektedir. Bazı toplumlarda yaşlılar saygı görürken, diğerlerinde dışlanabilirler. Bu durum, toplumsal normlar ve değerlerle ilişkilidir.
Gerontoloji ve sosyoloji arasındaki etkileşim, yaşlanmanın karmaşık doğasını anlamada hayati öneme sahiptir. Yaşlılık yalnızca bir biyolojik süreç değil; aynı zamanda sosyo-kültürel dinamiklerle şekillenen bir deneyimdir. Bu nedenle, gerontolojik çalışmaların sosyolojik bakış açılarıyla desteklenmesi, yaşlıların toplumsal yaşamda daha aktif ve sağlıklı bir yer edinmelerine yardımcı olabilir.
Dünyada doğurganlık oranlarının düşmesi ve tıbbi gelişmeler sayesinde yaşam sürelerinin uzaması, yaşlı nüfusun artmasına yol açmıştır. Bu durum, yaşlılık sosyolojisini daha da önemli hale getiriyor, çünkü toplumlar bu değişime nasıl yanıt vereceklerini planlamak zorundalar. Yaşlı bireylerin yaşam kalitesini artırmak için sosyal destek sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Yaşlılık algıları toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Bu bağlamda, yaşlı bireylerin toplumsal hayatta nasıl bir yer edindiği ve bu yerin nasıl güçlendirileceği üzerine yapılan çalışmalar, yaşlıların sosyal entegrasyonunu sağlamak açısından kritik öneme sahiptir.
Yaşamdan Geri Çekilme - Kopma Kuramı : Bu kurama göre yaşlı birey, kendi arzusuyla hayattan çekilmeyi seçer. Yaşlı birey ilk olarak kendisinin gücünü fiziksel anlamda yok sayar ve çevresinden soyutlar. Daha çok kendisi ile ilgili konuları önemser ve üstünde durur dış çevreyle pek ilgilenmez. Birey kendini toplumdan geri çekerken, toplum da yaşlı bireyden kendini uzaklaştırır. Bu yaklaşıma göre yaşlı birey, toplumla olan her türlü bağlarını koparmayı, bulunduğu döneme alışmaktan daha kolay bulur.
Aktivite Kuramı : Birey ne kadar aktifse yaşlılığa da uyum sağlaması o kadar kolay olur. Bu kuram yaşlı bireylerin toplum tarafından izole edilip dışlanmaması için yaşlılık sürecini en sağlıklı ve aktif şekilde geçirmeleri gerektiğini savunur. Yaşamdan geri çekilme kuramına tepki olarak ortaya çıkmıştır. Yaşlının uygun eğitimlerle yaşlılığa uyum sağlayıp hayatını devam etmeyi amaçlar.
Rol Bırakma - Rol Kaybetme Kuramı : Yaşın ilerlemesiyle ve emekli olunmasıyla birlikte kişi sahip olduğu statüden uzaklaşmak zorunda kalır. Yaşanılan bu rol ve statü kayıpları yaşlının sosyal ilişkilerini de olumsuz anlamda etkilemektedir. Bu kurama göre yaşlı bireyler gençlik ve yetişkinlik döneminde kazandıkları statülerini yok saymak yerine devam ettirmek isterler.
Modernleşme Kuramı : Bu kurama göre modernleşme arttıkça yaşlıya gösterilen değer ve önem azalmaktadır (Artan,2018: 47). Yaşlılar modern dönemde, emekliliğe sevk edilmekte, aileleri tarafından önemsenmemekte ve hüküm süren genç kültür tarafından ihmal edilmektedirler. Modernleşme teorisinin temel tezi, toplum kırsaldan sanayiye doğru hareket ettikçe yaşlıların durumu kötüleşir, kentleşme ve endüstrileşmenin birleşmesi geniş aileye zarar verir ve toplumun temel birimi olarak çekirdek aile geniş ailenin yerini alarak yaşlıları toplumdan soyutlar (Şentürk, 2020: 113).
Sosyal Alışveriş Kuramı : Bu kurama göre sosyal açıdan alışveriş, bireyler arasında statü farkı gösterirken toplumun bütünleşmesine, birlik olmasına katkıda bulunur. Bu kuram sosyal alışverişlerin insanlar arasında ki ilişkiyi kuvvetlendirdiğini savunmaktadır (Yıldız, 2017: 27).
Süreklilik Kuramı : Bu anlayışa göre bireyin çocukluktan bu yana öğrendiği davranışları vetecrübeleri şu anda ki hayatında kullanması gerekmektedir. Geçmişle şimdi ki zaman bir bütünlük içerisinde olmalıdır. Bu kurama göre bir birey için sağlıklı ve doğru yaşlanma süreci geçmişte elde ettiği tecrübe ve rollerle yaşlılıkta kazandığı rol ve tecrübeleri beraber sürdürmesine bağlıdır (Yıldız, 2017: 22).
Eksiklik Kuramı : Bu kuram, yaşlı bireylerin genç bireylere göre aktifliğini kaybedip pasif olduğunu, yaşlı bireylerin hareket yeteneklerinin yavaşladığı, yaşlıların ilgi düzeylerinin azaldığını belirtmektedir. Bu durum yaşlılığın biyolojik bir süreç olduğunun kabullenilmesine sebebiyet vermiştir. ( Artan,2018:53)
Yaşlılık sosyolojisi, yalnızca bireylerin yaşam deneyimlerini değil, aynı zamanda toplumsal yapıların evrimini de etkileyen bir alandır. Toplumların yaşlanan nüfuslarına uygun politikalar geliştirmesi ve sosyal destek mekanizmalarını güçlendirmesi için bu alandaki araştırmalar büyük önem taşımaktadır. Böylece yaşlı bireylerin toplum içinde daha aktif ve tatmin edici bir yaşam sürmeleri sağlanabilir.
Kaynak: Usves - 2020
https://www.academia.edu/53999257/Gerontososyoloji_Ba%C4%9Flam%C4%B1nda_Ya%C5%9Fl%C4%B1l%C4%B1k_Kuramsal_ve_Uygulamal%C4%B1_Bir_Bak%C4%B1%C5%9F
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1530743
http://egetipdergisi.com.tr/tr/download/article-file/350781
https://dergipark.org.tr/tr/pub/opus/issue/57569/748389
https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosekev/issue/72929/1107400
Görsel: Microsoft Bing