Yeni Başlayacaklara 10 Yabancı Klasik Kitap Önerisi

Klasik kitapları okumak bazen insanların gözünü korkutuyor, klasik kitap okuma alışkanlığı kazandırmak adına bu listeyi derledim.

Klasik kitap okumak istiyorsanız ama nereden başlayacağınıza karar veremiyorsanız kitaplardan alıntılar sunarak önerilerde bulundum.

1)Lev Tolstoy-İnsan Ne İle Yaşar?

Anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, hakikatte onları yaşatan tek şey sevgidir.

Yazar, kitaptaki hikayeleriyle topluma ayna tutuyor. Kitaptaki öyküler iyilik, açgözlülük, iyilik, hırs ve sevgi gibi evrensel kavramları ele alıyor. Her nesilden insana kendine dışardan bir bakış imkanı sunuyor ve insanın özünü sorgulatıyor.

2)Mihail Bulgakov-Genç Bir Doktorun Anıları

Ah, kalbim soğuktan, yalnızlıktan, etrafımda kimselerin olmamasından nasıl da acıyor!

Yazar, sohbet havasında ve esprili bir anlatıma sahip. Okurken kitaba kendinizi kaptırıyorsunuz. Kitap, birçok öykünün bir araya gelmesinden oluşuyor. Baş karakterin mesleğine yeni başlamanın verdiği endişe gözler önüne seriliyor. Doktorun karşılaştığı zorlukları ve köylü insanların yanlış ve batıl inançlarını okuyoruz.

3)Stefan Zweig-Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?

Sessiz ve tek taraflı şekilde yaşanmış bir aşk hikayesi anlatılıyor. Aşık bir kadının iç dünyası işlenmiş. İçerik bakımından şaşırtacak bir kitap değil ancak klasiklere başlamak için çok yerinde bir öneri olur. Betimlemeleri, psikolojik analizleriyle tek oturuşta bitirebileceğiniz bir kitap. Zweig’ın neredeyse her kitabı klasiklere başlangıç için ideal.

4)George Orwell-Hayvan Çiftliği

İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.

Hayvan Çiftliği, fabl türünde yazılmış bir eser. Kitabın alt metni ve felsefesi çok geniş ancak yazarın üslubu ve dili oldukça akıcı. Okurken yormayan bir kitap. Kitap klasiklere uygun olarak bir mesaj vermekte ve bu mesajı anlamak yazarın anlatımıyla kolaylaşıyor. Kitapta insanlar tarafından yönetilen bir çiftliğin hayvanların isyanıyla hayvanlar tarafından ele geçirilmesini okuyoruz. İnsanlara benzememek adına bazı kurallar koyan hayvanlar, kitabın sonunda çok farklı hale geliyorlar.

5)John Steinback-Fareler ve İnsanlar

İnsanın yüreğinin iyi olması için akla gerek yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi olmadığını görüyorsun.

İnce bir kitap olmasının yanı sıra okuması kolay, akıcı. Büyük buhran dönemini anlatıyor. Irkçılık, işçilik ve dayanışma gibi konuları bir araya toplamış yazarımız.

6)Jack London-Beyaz Diş

Başka bir dünya tanımadığı için kendi dünyasının karanlığını fark etmiyordu. Onunki loş bir dünyaydı ama ışığa bakması gerekmemişti ki hiç.

Klasik kitaplara başlamak adına birçok insanın ta çocukluğunda okuduğu güzel bir Jack London kitabı Beyaz Diş. Babası kurt, annesi köpek olan ve ne tam anlamıyla kurt, ne de tam anlamıyla bir köpek olabilmiş bir canlı baş karakterimiz. Hayatına giren farklı sahiplerle beraber karakterinin nasıl şekillendiğini, uyum yeteneğini okuyoruz. Metaforik bir kitap olma özelliği sayesinde kurt sembolüyle insanların sosyolojik analizini yapmış yazarımız.

7)Victor Hugo-Bir İdam Mahkumunun Son Günü

Herkes tarafından bu şekilde yüzüstü bırakılmışken içimde hissettiğim şiddetli ve bilinmeyen sarsıntıları neden kendi kendime anlatmayı denemeyeceğim ki?

Hugo'nun önsözü ile başlayan kitapta idamın ne kadar etik ve insanlık dışı olduğu, neden artık desteklenmemesi gerektiğini anlatıyor. İçerik bakımından yalın olsa da yazarımızın psikolojik betimlemeleriyle ve sosyolojik analizleriyle kitap ilgi çekiyor. Kısa ve verdiği mesajın önemli oluşu sebebiyle klasiklere alışmak bakımından yerinde bir örnek.

8)Aleksandr Puşkin-Yüzbaşının Kızı

Benden daha iyisini bulursan beni unutursun, benden daha kötüsünü bulursan beni hatırlarsın.

Dünya klasikleri arasında sürükleyici tarihsel aşk romanıdır. Akıcı bir dille yazıldığı için tek solukta okunabilir. Roman, 18. yüzyıl Rusya’sının belirsiz ve çalkantalı döneminde geçer. Orduya yeni katılmış asilzade Pyotr Andreyiç Grinyov ile taşralı Maşa arasındaki aşkı anlatırken romanın alt metninde Pugaçov Ayaklanması işlenir.

9)Charles Dickens-İki Şehrin Hikayesi

Bunca kalabalığın içinde yalnız olmak! Her şey bu kadar siyah ve ciddiyken, en aptalca hayalin lafı bile titretmeye yetiyor beni.

Yazarımız, realist bir bakış açısıyla burjuvazinin eleştirildiği bir romana imza atmış. İki şehir: Paris ve Londra. Bu iki şehir ekseninde Fransız Devrimi anlatılmış. Sadece devrim değil, bir toplumun çöküşü de anlatılmış. Bir kesimin yokluk içinde hayatta kalma mücadelesi verdiği, diğer kesimin bolluk içinde yaşadığı bir dönem anlatılıyor. Her bunalımlı dönemde bile yeşeren aşklar tabii ki bu romanda da var. İnsan hayatındaki bütün kavramları (aşk, savaş, intikam, adalet...) yazar tek bir eserde toplamış. Gayet de başarılı şekilde bir araya getirmiş bu kavramları, harmanlamış ve önümüze İki Şehrin Hikayesini getirmiş.

10)Ernest Hemingway-Yaşlı Adam ve Deniz

Günün her doğuşu yepyeni ayrı bir gün getirir. Talihim bugün yaver gidiverir bakarsın. Ben işimi eksiksiz yapayım da kısmet geldiğinde beni aradığı yerde bulsun.

Önemli olan gittiğimiz durak değil, yoldur felsefesiyle kaleme alınmış bir kitap. 84 gün boyunca hiç balık tutamamış olan yaşlı ve güçlü bir adam olan Santiago, 85. günde şansının açılacağını düşünerek denize açılıyor. Büyük bir kılıç balığıyla inatlaşarak denizde günlerce aç susuz şekilde denizin uçsuz bucaksız bölgelerinde yol alıyor. İşte yaşlı adam böyle bir maceraya atılıyor. Kitabın akıcılığı ve adamın verdiği mücadele okunmaya değer. Bakalım kitabın sonunu sizler nasıl değerlendireceksiniz?