Yeni Bir Başlangıç: The Beginning After The End

The Beginning After The End hakkında kısa bir tanıtım.

The Beginning After The End'in romanları Amazon Kindle tarafından dijital baskıda yayınlanıyor. Sesli kitap versiyonu Podium Audio tarafından geliştirildi ve Audible tarafından dağıtıldı. TurtleMe tarafından yazılan ve sanatçı Fuyuki23 tarafından çizilen devam eden web çizgi roman uyarlaması, Kisai Entertainment tarafından geliştirilmekte ve 2018'den beri Tapas tarafından yayınlanmaktadır. Basılı baskısı Yen Press tarafından basılmaktadır. Romanı henüz bitmemiştir ve ne zaman biteceği hakkında bir bilgi yoktur. Öyle ki romanları okudukça sanki hikâyenin sonu yokmuş gibi hissetmeniz de oldukça olası olacaktır.

Öncelikle söylemek istiyorum ki bu manhwa, okuduğum ilk manhwa olup hâlâ en sevdiğimdir.

The Beginning After the End, zamansız ve gizemli ölümünün ardından merhum Kral Grey'in hayatını konu alıyor. Arthur Leywin olarak yeniden doğan Grey, büyü ve fantastik yaratıklarla dolu, canlı yeni kıta Dicathen'de kendini bulmaya çalışıyor.

Otuzlu yaşlarının ortasındaki güçlü bir kralın bilgisine sahip olan Arthur, iki emekli maceracının büyü kullanan çocuğu olarak yeni hayatına yön verir ve her deneyimiyle bir amaç kazanır; bu, önceki hayatında eksik olduğu bir şeydir. Arthur, kendisini korumak için geçmişte yaşadığından farklı olarak sevdikleriyle samimi, nazik ve cesur bir hayat yaşamaya karar verir ama hızlı gelişimi ve inanılmaz güçlü olması sebebiyle çok sevdiği ailesinden sık sık uzak kalır. 

Manhwanın ilk bölümünde Kral Grey, ölümünü merak etse de bununla ilgili yapılacak bir şey olmadığını anlıyor ve bu yüzden yeniden doğduğu dünyada etrafı keşfetmeye başlıyor. Bu dünyadaki adı Arthur olduktan sonra "Bilgi güçtür." diyerek içine doğduğu yer hakkında bilgiler edinmeye çalışıyor ve annesi aniden bacağını büyüyle iyileştirdiğinde bu dünya hakkında hiçbir şey bilmediğine karar veriyor. Bu yazıda özellikle dünyanın güç dengesinden ve bu gücün özelliklerine değineceğim çünkü çoğu zaman kafa karıştırıcı ve akılda tutması güç oluyor. Manhwayı okurken kafanızın karıştığı bir şey olursa tekrar tekrar başa dönmek yerine bu metni okuyabilirsiniz.

Arthur'un doğduğu kıta olan Dicathen, üç ana krallığa ayrılıyor: Elenoir, ormanın derinliklerinde bulunan elflerin yönettiği elf krallığı; Darv, cücelerin evi ve uçsuz bucaksız bir yeraltı krallığı ve son olarak Arthur'un yaşadığı Sapin krallığı insan krallığı ve aralarında en çok insan nüfusunun bulunduğu krallıktır.

Arthur'un önceki dünyasında da krallık sistemi kullanıyor fakat burada olduğu gibi kan bağıyla aktarılmıyor, kazanılıyordu. Eski dünyasına göre de bu dünyanın daha az gelişmiş olduğu sonucuna varıyor çünkü bu dünyada sihir vardı. Büyü var olduğu için işlerin çoğu bununla görülüyor, ayrı bir teknolojiye ihtiyaç duyulmadığından teknoloji gelişmiyordu. 

Arthur'un eski dünyasında uygulayıcılar sıkı bir eğitimden geçerek vücutlarını ve silahlarını güçlendirmek için "ki" isimli bir yaşam gücü kullanırlardı. Bu dünyada ise benzer bir güce "mana" adı veriliyor. İkisinin arasındaki fark da ki'nin sadece insanın vücudunda bulunurken mana'nın her yerde mevcut olmasıydı. Mana'yı kontrol etme gücü de çoğunlukla genetik oluyor ve her yüz çocuktan sadece birinde bu güç oluyor. Mana çeşitli şekillerde kullanılabiliyor. Arttırıcı ve çağırıcı yöntemleri de en yaygın olan iki yöntem. 

Arttırıcılar vücutlarını mana ile güçlendirerek inanılmaz bir kuvvete, savunmaya ve çevikliğe sahip olmalarına olanak sağlıyor lakin zayıflıkları sınırlı menzillerinde yatıyor. Çağırıcılar dış dünyaya manalarını yayarak çevreyi istediğine göre kontrol edebiliyor ama bir büyü oluşturmak için dış dünyadan manayı kendi mana çekirdeklerine eklemeleri gerekiyor.

Arthur'un annesi Alice, olağan dışı olarak çağırdıkları kimselerden. Daha açıkça söylemek gerekirse bir yayıcı. Eşsiz bir iyileştirici mana kullanan nadir bir büyücü türü. Arthur'un babası da bir arttırıcı büyücü.

Bu dünyada güç, mana çekirdeğinin rengine göre ölçülüyor. Mana çekirdeği, mana parçalarına vücuttaki kan ve diğer kirlerin karışmasından dolayı siyah renkten başlıyor. Kirlerin zaman içinde aşınmasıyla mana çekirdeği daha berrak bir hâl alıyor ve şu şekilde sıralanıyor: Siyah, kırmızı, turuncu, sarı, gümüş ve beyaz. Her aşamada kendi içinde üçe ayrılıyor. Bunlarda; koyu, soluk ve açık. Daha açık olan mana çekirdeği daha saf ve daha fazla güce sahip oluyor. 

Arthur'un okuduğu kitaba göre bir büyücünün ilk uyanışı on üç ile on dokuz yaşları arasında gerçekleşiyormuş, "Neden?" diye sorulduğunda cevabı "Mana çekirdekleri belirgin olduğunda uyanma oluyor." şeklinde olur. Mana çekirdeği Arthur'un önceki hayatındaki ki merkezine aşırı benziyor. Bir ki merkezi oluşturmak için bir çocuğa meditasyon ve vücudunun içindeki dağılmış ki parçalarını bir araya toplayarak bir bütün hâline getirmesi öğretiyor ve Arthur bunu okuduğu zaman önceki hayatındaki gibi bunu denemek istiyor ve başarılı oluyor. 

Arthur bundan sonra iki yıl boyunca vücudunun içerisinde bulunan on binlerce küçük mana parçacığını bir araya getirmek ve karın boşluğuna yakın bir yere toplamak için çabalıyor. Hem vücut hem zihin için ağır bir görev olması neden diğer insanların ergenlik çağında uyanış yaşadığını da böylece anlıyor. İki yılın sonunda da tüm mana parçalarını bir araya getiriyor ve bu bir patlamaya sebep olduğu için evin havaya uçmasına sebep oluyor. 

Bu olaydan sonra annesi Arthur'a okuma ve yazmayı, babası mana manipülasyonunu ve arttırmayı öğretiyor. Babası ona üç yaşına geldiğinde bir tahta kılıç alıyor ve küçük vücudu yüzünden her ne kadar eğitimlerde zorlansa da pes etmeyip devam ediyor. 

Babası, Reynold, kendisinin Arthur'a öğretecek kadar yeterli olmadığını fark edince Arthur için Xyrus şehrine hep beraber gitmeye karar veriyorlar. Annesi ve babasının önceden üye oldukları grup, İkiz Boynuzlar'da Xyrus şehrine gittiği için planladıklarından daha erken bir şekilde onlarla katılıyorlar. İkiniz Boynuzlar grubunda Adam Krensh (arttırıcı), Angela Rose (çağırıcı), Durden Walker (çağırıcı), Jasmine Flamesworth(arttırıcı) ve Helen Shard (arttırıcı) gibi isimler var. Toplam altı kişiler. 

Reynold, Arthur'u gereğinden fazla övünce Adam'da Arthur'un ne kadar güçlü olduğunu kendi gözleriyle görmek istiyor ve bu yüzden küçük bir düello için Reynold ve Alice'den izin alıyor. Arthur yaptıklarını kitaplardan öğrendiğini söylüyor, daha sonra yola koyuluyorlar ve arabaları saldırıya uğruyor. Onlara saldıran kişiler güçlü ve kalabalık olunca grup kendileri korumakta zorlanıyor. Reynold, Arthur'a annesini alıp uzaklaşmasını söylüyor ama onlara saldıran kişiler peşlerine düşüyor, Arthur da hamile olan annesini korumak için kendini feda ediyor. 

Onuncu bölüme kadar olay örgüsü bu şekilde gelişiyor, on birinci bölümde Arthur'un Kral Grey olduğu hayattan kesitler görüyoruz ve Arthur gözlerini açtığında bir ormanın ortasında yaralı bir şekilde uyanıyor. 

Sylvia, Arthur'u düşmekten ve ölmekten kurtardı, Arthur'a dört ay boyunca baktı ve bu aylarda, ona mana döndürme tekniğini öğrettiği ve intikam arzusunu bırakması için onu cesaretlendirdiği için birbirleriyle yakın bir ilişki kurdular. Cadell onu bulduğunda Arthur'un kaçmasına yardım etti, ancak önce kızı Sylvie'yi ve vasiyetini ona verdi. İlk mesajında onun ilk hayatını bildiğini açıkladı. Üstelik kendisinin ölümüne üzülmemesini, intikam almaya çalışmamasını, bunun yerine ailesine ve sevdiklerine göz kulak olmasını tavsiye etti. 

Slyvie'yi daha yumurtadayken eline alan Arthur onun yumurtadan çıkışına şahit olacak ve daha sonra onunla bağ kuracaktı. Büyücülerin bağ kurdukları hayvanlarda onların güçlerine göre değişiyor. Özellikle Arthur'un gideceği büyü akademisi olan Xyrus Akademisi'nin öğrencileri ve onların bağ hayvanlarını gördüğünüzde bunu daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Ah, bu arada Slyvie bir ejderha. Yani, Arthur'un ne kadar güçlü olduğunu düşünmek tamamen size kalmış.

Hikâyenin bundan sonraki kısmı ise başlangıcından çok daha ilginç. Bir yere kadar tahmin edebileceğiniz olay örgüsü bir yerden sonra o kadar farklı ve değişik bir hâl alıyor ki insanda hikâyenin başına dönme arzusu uyandırıyor çünkü buraya nasıl geldiğinizi anlayamıyorsunuz. 

İleride eklenecek karakterlerde olay örgüsünün değişimi kadar ilginç olacak. Onların en önemlilerinden birinden bahsetmek gerekirse; Tessia Eralith, Alduin Eralith ile Elenoir elf krallığının eski kralı ve kraliçesi ve tahtın varisi Merial Eralith'in tek kızıdır. Tessia, kendisini haydutlardan kurtaran ve büyükbabası Virion Eralith'in yanında eğitime başlayan Arthur Leywin'in çocukluk arkadaşıdır. Uzun bir süre bununla sınırlı kalsa da ikili büyüdükçe işler biraz romantik bir hâl de alacak tabii ki. 

Olayların özellikle Arthur'un akademiye girmesinden sonra çok fazla farklılaşması ve aslında şu ana kadar okuduğumuz her şeyin resmen bizim için bir "pilot" görevini üstlendiğini de fark etmemiz oldukça şaşırtıcıydı. Burada önerdiğim aslında manhwanın kendisi olsa da romanını güncel okuyan biri olarak bu serinin sizin okuyabileceğiniz en iyi serilerden biri olacağını düşünüyorum. 

Arkadaşlığa, güce, büyüye ve orijinal bir hikâyeye doymak istiyorsanız tam size göre bir manhwa. Son olarak şunu da söyleyeyim, Arthur'un önceki hayatında olduğu kişi olan Kral Grey'i ve o dünyayı bu kadar çok anlatıp üzerinde durmalarının bir sebebi var ve Slyvia'nın canına kimin kastettiğini, onların ve Slyvia'nın aslında kim olduğunu merak ediyorsanız şiddetle tavsiye ediyorum.

Manhwanın güncele kadar olan kısmı Türkçe'ye çevrilmiş olup romanını da İngilizce bir şekilde yine internet üzerinden okuma imkanınız vardır. 

İyi okumalar:)