Yeni Üniversitelilere Kendimden Tavsiyeler

Yeni üniversitelilere taze mezun tavsiyeleri

Üniversite tercihleri açıklanalı çok olmamışken, yeni üniversitelileri buradan tebrik etmek isterim. Bazılarınız liseden ayrıldığınız için mutsuz, özlem dolu olabilir. Bazılarınız ise lise hayatınıza bağlı olan da bir durum olarak mutlu olabilir. Artık hayatınızda belki de eğitim hayatınızın son ve gerçek kendinizi tanıyacağınız eğitiminin perdesi aralanıyor. Buradan sonrası size kalmış; çift ana dal, yan dal, yüksek lisans, doktora... Mesleki tercihlerinize bağlı olarak 2,4,5 ya da 6 yıllık eğitiminiz boyunca bu sizin tercihinize ve tabii not ortalamanıza bağlı bir durum olacaktır.

Tercih sonuçları açıklandıktan sonra istediği bölümlere yerleşerek mutluluktan havalara uçan öğrenciler kadar, istemediği bölüme yerleşerek morali bozulan öğrenciler de var. Ya da sınav sonuçları açıklandığında hayalindeki bölüm için istediği sıralamayı yapamayarak kendini mutsuzluğa sürükleyenler. YKS sıralamam açıklandığında ben tam da bu gruptaydım. Belki de ortaokuldan beri kim sorarsa sorsun tek istediğim şey psikolog olmaktı. Benim için kendi kafamda başka bir seçenek yoktu öyle ya da böyle psikolog olacaktım. Fakat işler her zaman hayalimizdeki gibi gitmez… Derken kendimi sosyoloji bölümüne yerleşmiş buldum. Uzun zamandır psikolojiden başka bir bölüm istemeyen biri için tercih yapmak tahmin edersiniz ki zor oldu çünkü diğer bölümler ilgimi çekmiyordu. Diğer bölümlere ilgimi çekecek fırsatı bile vermemiştim ki 18 yaşındaki birisi olarak emekli olana kadar yapacağım mesleği seçmek için kendimi bile tanımıyordum. 23 yaşımdan bildiriyorum iyi ki psikoloji kazanamamışım muhtemelen okulu bırakırmışım. Tabi ki sosyoloji bölümünü uzun bir dönem boyunca sevmeyerek okudum çünkü istemediğim bir bölümdü. Ta ki not ortalamamın düşüşünü görüp benimle konuşan hocama kadar. O hocama buradan teşekkür ediyorum çünkü silkelenmeme yardımcı olarak bölümü sevmemi sağladı. Artık sosyolog olmaktan mutlu birisiyim.

Durumu yeterince kendim üzerinden örneklemelerle anlattıysam şimdi konuya geçebiliriz. 

Yukarıda da bahsettiğim gibi, kimi öğrenciler şu an mutluyken, kimi öğrenciler ise mutsuz olabilir. Bugünkü yazım hem mutlu olanlara hem mutsuz olanlara. 

Yapımız gereği insanlar olarak yıllardır söylenen ‘7sinde neyse 70inde de o’dur’ lafına biraz daha aykırıyız. Çünkü sürekli karakter olarak ve fikir olarak değişiyoruz.  Çok basit bir örnekle; 20 yaşında en sevdiğimiz renk siyahsa, 21 yaşında en sevdiğimiz renk beyaz kadar zıt olabiliyor ve bunu yargılayamıyoruz. Meslek seçimi de bu kadar basit bir şey mi derseniz; meslek seçimi basit bir şey değil fakat kendimizi tam anlamıyla tanıyamıyorken bizim için basit oluyor. 

Üniversite sonuçları açıklandıktan sonra aileler genellikle sonuç ne olursa olsun hayırlısının böyle olduğunu söyler. Ve çoğumuz o yaşta hayırlısını değil kendi istediğimizin olmasını isteriz. O işler gerçekten de ailelerimizin söylediği gibi oluyor ama… Tıp isterken Mimarlık kazansak bile kendimize bir şans vermemiz gerekiyor. 18 yaşında ki kendiniz 40 yaşında çok ünlü bir mimar olabileceğinizi tahmin bile edemez  çünkü. Ama siz eğer yine de bir bölümü her şeyden çok istiyorsanız ve şu an o bölümde mutlu olacağınızı düşünüyorsanız üniversiteyi bir yıl erteleyerek sınava baştan hazırlanabilirsiniz. Bu kişinin tercihine kalmış olan bir durum.

Genellikle üniversite öğrencileri okuduğu bölümü gerçekten de isteyip istemediğine 2. Sınıfın ortasında anlıyor. Çünkü 1. Sınıf genellikle 4 yıl boyunca almış olacağınız eğitimin genel ve kısa bir özeti oluyor, asıl bölüm 2. Sınıfta başlıyor genellikle. 

Ben artık zaten mezun oldum ama şöyle birkaç yıl öncesine giderek hem kendime hem size tavsiye verecek olsaydım sanırım arkadaş ortamının öneminden bahsederdim. Üniversitede artık lisedeki gibi sınıfta kağıttan uçaklar uçurulan arkadaş ortamlarından olmayacak çünkü. Yani, umarım sizin için olmaz, varsa da tavsiyem uzaklaşmanızdır. Sadece eğitiminize odaklanın, derslerinizden kafanızı kaldırmayın da demiyorum. Aksine, kaldırın ve hayatınız dersten ibaret olmasın ama bunu kariyer geleceğinizi belli bir standartta oturttuktan sonra yapmanız daha iyi olabilir.

Ve diğer tavsiyem ise bol bol sertifikalı eğitimlere katılmanız olur. İşletme okuyorsunuz fakat ilgi alanınız üniversitede sosyal medyaya, dijitale kayabilir. İşte bu tam da yukarıda bahsettiğim olay. Üniversitede okuduğunuz bölümü, bölüm haricinde aldığınız eğitimlerle harmanlayın. Ve bunu yaparken kendinize mutlaka LinkedIn hesabı açın ki hem kariyer gelişiminizi gördükçe motive olun hem de kendinizi öğrenciyken network alanlarında göstermeye başlayın.

Gerisi, benim tavsiyelerimdense biraz daha yaşanarak tadı çıkacak olan anılar ve deneyimler. Sonuca bağlayacak olursam; Umarım bölümlerinizde aldığınız eğitim sonunda eğitiminizi hayatınız boyunca en güzel şekilde temsil edecek olan kişiler olursunuz ve emekliliğinizde bile severek, mutlulukla hatırlayabileceğiniz bir meslek hayatınız olur.