Yetinmek
Yetinmeyi bilir misin Sana verdiği kadarıyla hayatın?
Yetinmek…
TDK anlamı ile “Edindiği bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek; kanıklanmak, kanaat etmek, iktifa etmek.”
Peki artık yetiniyor muyuz? Elimizde olanlar bize yeterli geliyor mu?
Günümüzde artan tüketim ile benliğimizi kaybettik. Sürekli herhangi bir ürünün yenisini, son modelini arzuluyoruz. Amacımız birilerinin önüne geçmek mi? Yeni çıkan bir ürüne ya da elimizdeki ürünün bir değişik modeline sahip olmak bize ne kazandırır. Çağımızda bu bir prestij meselesi hâline geldi.
Tüketim çılgınlığı, bireyleri peşinden sürüklüyor ve bunu izni dâhilinde yapmıyor. Verilerini kullanarak bu tüketime davet ediyor ve davetlerine de tabi ki karşılık buluyor. Dolayısıyla kişi, topluluğun değişen koşullarına uyum sağlamaya çalışırken maddi manevi zorluk çekiyor. Yetinme, bir tek tüketim konusunda devreye girmez. Karşımızdaki insanın sevgisiyle de yetinmek istemeyebiliriz. Ya da özeleştiri yaparak kendimizde eksiklikler fark edip sahip olduğumuz becerilerle de yetinmeyebiliriz.
Bu bağlamda mükemmeliyetçi miyiz? Memnuniyetsiz miyiz? Yetinememek hangi sorudan kaynaklı?
Sezen Aksu’nun da dediği gibi “Yetinmeyi bilir misin? Sana verdiği kadarıyla hayatın.”
Yetinmeyelim, istediğimiz her şeye sahip olalım. Bu bizi mutlu eder mi? Mutluluk sahip olduğumuz başarı ve zenginlikten ibaret değildir.
“Dünyaya bir şey getirmedik ve ondan bir şey de götüremeyiz. O halde, yiyeceğimiz, giyeceğimiz ve başımızı sokacak bir yetimiz varsa, bunlarla yetineceğiz.”
Mutluluğu arttırmanın ilk yolu belki de yetinmektir. Elindekiyle yetinmek…
Bahsedilen az ile yetinmek değildir. Olmasa da olur diyeceğimiz bir şeye sahip olmak ya da sahip olmak istemek yetinmemektir. Maddi, somut, elle tutulur unsurlarla yetinilir. Ancak fikir konusunda hiçbir şekilde yetinilmemeli, fazlası için daima çabalanmalıdır.
Suç ve Ceza’da Dostoyevski’nin bahsettiği gibi “Kendine ait bir yalan, başkalarına ait gerçekleri tekrarlamaktan belki de daha iyidir. Birincisinde sen bir insansın, ikincisinde ise bir papağan! Biz şimdi neyiz? Biz şimdi, ayrıcalıksız hepimiz, bilimde, gelişmede, düşüncede, buluşta, ülküde, istekte, liberalizmde, akılda, tecrübede, her şeyde, her şeyde, her şeyde daha kolej hazırlık sınıfındayız! Başkalarının aklıyla yetinmek hoşlarına gidiyor, alışmışlar bir kez!
Hayattan gereksiz olanı arzu etmeyi bırakmalıyız. İsteyip sahip olamadığımız şey bizi yıpratır, yorar. Mutluluğumuzu basit durumlar için sarsmamalıyız.
Olmasa da olur mu?
Olmasa da olur diyorsanız gündeminiz dahi olmamalı zaten.