Yıkımın Asıl Sahibi

Kendi sonunu getirmek.

Dünyanın sonu için yüzlerce farklı düşünce vardı. Küresel ısınma, savaşlar, kıtlık, robotların dünyayı ele geçirmesi ve daha niceleri... Bunların birçoğunda biz sonumuzu kendimiz yazıyoruz. Aslında doğrudur da, insan dünyaya en çok zarar veren yaratıktır. Bunu insanın ulaşmadığı yerlerdeki doğadan, pandemi zamanı insanın aylarca eve kapatıldığı zaman boğazda görülen yunuslardan anlamak mümkün. Yani her ne kadar ilerlesek de biliyoruz ki sonumuzu biz kendimiz getiriyoruz işte. Bunu yapılan filmlerden de anlayabiliriz. Çünkü bu zamana kadar dünyanın sonuyla ilgili binlerce film çekildi. Çoğunun iki ve kötü adamları bizdik. Bir yandan kurutulmaya çalışırken bir yandan da o karanlığın içine sürüklüyorduk. Oysa bıraksak kendi kendine gerçekten ne olurdu?

Dünyanın sonuyla ilgili filmlerden biri de bence çok etkili olan filmlerden biri de Wall- E'dir. Bu filmle göre insan dünyanın sonunu getirir ve gelişen teknolojiyle Kocaman bir uzaygemisiyle dünyayı terk ederler. Geriye dünyayı temizlemesi için robot bırakırlar. Hayatın tamamen durduğu, çöplerin istilasına uğramış terkedilmiş bu gezen kolay kolay temizlenmeyecektir. Diğer yandan uzay gemisinde yeni bir hayata başlayan insanlar gelişen teknolojiyle hiçbir iş için yürümez hale gelmiş tamamen robotlarla yaşamaya başlamış fakat bu değişim sonrasın vücutları da değişmiştir. Öyle ki kendilerini yürüyemez halde bulmuşlardır. Daha sonra bulunan bir bitkiyle robotlarla arasındaki irade savaşı başlar.

Her ne kadar hala bazıları animasyonları çocuk filmleri zannetse de aslında derin mesajlar bırakırlar zihinde, tıpkı bu film gibi. Bu filmde aslında birçok soru bırakıyor. Bir yandan gelişen teknolojiyle insanlığın kontrolü elden bırakıp yaratılan yeni sistemdeki piyonlar haline gelişi ve diğer yandan sonunu getirdiğimiz dünyanın aslında biz olmasak gerçekten kendini yenileyebilir haline gelmesi.

Varlığımız şu koşullar altında tamamen bu gezene bağlıyken, bir yandan da bizim hoyratlığımız sanki kendi kendimize girdiğimiz bir savaşa benziyor sanki. Çünkü her ne kadar sınırsız görünse de aslında dünya bir yerde bir sınıra ulaşacak ve o gün bu savaşın tek kaybedeni biz olacağız. Çünkü zaten tek başına dünya, yaşayan, nefes alan, kendini yenileyen, oksijeni üreten bir gezegen. Fakat neylersin ki küstah, vefasız, vurdumduymaz insan denen canlıyla lanetlenmiş gibi.

İnsanınsa anlaması gereken şu, asıl felaket, bir gün her şeyin hâlâ yerinde olduğu ama insanlığın çoktan tükendiği o sessizliktir.

O zaman geriye sadece bir soru kalır:

Biz yıkımdan sonra hatırlanacak mıyız, yoksa sadece sessiz bir çöp yığınının altında unutulmuş bir hata mı olacağız?