Yoksulluk ve Sağlık İlişkisi

Yoksulluk olgusunun sağlığın üzerindeki yoksulluğu nelerle ilişkili olabilir?

Yoksulluk kavramının türlü yaşam sıkıntılarını beraberinde getirebileceği tartışılamaz bir gerçektir. İçerisinde bulunduğumuz yüzyılda yoksulluk kavramı büyük önem teşkil eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Neo-liberal politikalarla beraber kamusal alanın belirli hizmet sektörlerinden çekilmesi ve bunun sonucunda özelleştirilmeye yer açılması bireyin sahip olması gereken haklara erişememesi olarak sonuçlanmaktadır. Özellikle kent alanlarında ortaya çıkan kentsel yoksulluk kavramı, imkanları kısıtlı olan bireylerin alması gereken hizmetlerden mahrum kalmalarına yol açmıştır.

    Bireylerin günlük hayatlarında almaları gereken eğitim, sağlık, barınma gibi temel hizmetler mevcuttur. Bu hizmetler kamu altında birleştirilmesi gereken ve özelleştirilmesi sakıncalı olan hizmetlerdir. Fakat 1980 yılı itibari ile dünyada hızla yayılan neo-liberal politikalar eşliğinde artan özelleştirme sağlık alanı da dahil olmak üzere hizmetlerin meta haline gelmelerine olanak sağlamıştır. Tüketim aracı haline dönüştürülen hizmetler kapitalizm içerisinde sömürü nesnesi haline getirilmiş, bunun sonucunda ise bu hizmetlere ulaşacak maddi imkanı bulunmayan gruplar temel ihtiyaçlardan mahrum kalmak zorunda bırakılmıştır. Politika değişimleri ve artık bireylerin tüketici konumunda görülüyor olmaları toplumdaki kentsel yoksulluk kavramını daha da ön plana çıkartmıştır.

    Kent içerisinde yoksulluk çeken bireyler gelişen neo-liberal politikalar ve özelleştirmeler sonucunda almaları gereken hizmeti alamaz hale gelmişlerdir. Özellikle sağlık alanında karşılaşılan bu durumda bireyler ek ücret ödemeleri gereken herhangi bir hizmeti alacak konumda olamadıklarından ötürü sağlık sektörüne başvurular azalarak bilinçsiz ilaç kullanımı artış göstermiştir. Bireylerin sağlık sektöründe alamadıkları hizmetler onların daha büyük sağlık sorunları çekmelerine sebebiyet vermiştir. Ülkemizde de sağlık ocaklarından sonra ortaya çıkan aile hekimleri kişilerin sadece sigorta kapsamında hizmet almalarına imkan tanıyan bir sisteme sahiptir. Bu sistem sonucunda sigorta sahibi olmayan pek çok birey sağlık hizmetinden faydalanamamaktadır. Bireyler sigortaya sahip olmadıklarından dolayı sağlık için hekimlere başvurular azalmış, sağlık sektörü de tüketim kültürünün bir parçası haline dönüşmüştür.

    Sonuç olarak birçok veri gösteriyor ki yoksulluk ve temel hizmet alanları arasında bir ilişki mevcuttur. Özellikle bahsi geçen ilişki yoksulluk ve sağlık sektörü arasında varlığını göstermektedir. Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ve kentsel yoksulluğun da artışıyla birlikte maddi açıdan dezavantajlı bireyler bu hizmetlerden faydalanamayarak hem farklı hastalıkların açığa çıkışına sebebiyet verilmekte; hem de bireylerin sahip olduğu hastalıkların önüne geçilemez bir hale gelinmiştir. Kısacası bireyler temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz konuma gelmişlerdir.