Yorgos Seferis'in Şiiri "Eleni"

Peki Truva'da? Truva'da, bir hiçlik: sadece hayalî bir görüntü.

Seferis, Nobel Edebiyat Ödüllü en önemli Yunan şairlerdendir. Osmanlı İmparatorluğu'nda Urla'da doğmuştur, İzmir'in Türk ordusu tarafından geri alınmasıyla yurdundan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu yurdundan edilme duygusu hayatı boyunca şiirlerine yansımıştır. Helenizm'i benimsemiştir.

Helen şiiri epik bir şiirdir ve Seferis mistisizm ögelerinden yararlanmıştır. Dünyanın ilk savaşı olarak kabul edilen Truva Savaşı'na sebep olmuş kişiyi yani Helen'i konu almaktadır. Helen'in gerçek mi ya da uydurulmuş bir kişi mi olduğu sorgulanmaktadır. Seferis'in bu şiirde Teucros ile kendini özdeşleştirdiğini anlayabiliyoruz. Teucros memleketinden zorla gönderilmiş, Seferis de İzmir'den uzaklaştırıldığı için Teucros'a bu yönden benzediğini hissetmiştir. Böylelikle Seferis geçmişle günümüz arasında köprü kurmuştur.

On yıllık savaşın gerçek olmayan bir şey için, bir heykel için yapılmış olması acı bir şekilde anlatılmaktadır. Gerçek Helen'in asla Truva'ya ulaşmadığını görüyoruz. Şiirde Eleni efsanesinin bir çeşidi yazılmıştır. Euripides'in Eleni adlı trajedisine göre Afrodit, Paris'e gerçek Helen'i değil, onun bir benzerini vermiş. Gerçek Helen'i Hermes, Hera'nın emriyle, Mısır'daki Kral Proteas'ın sarayına taşımış; orada Menelaos, Truva'dan dönüşünde Helen'i bulmuş. Trajedide Teucros, Kıbrıs'a gitmek üzere seyahat ederken, Helen'i Mısır'da bulur.

Şair kendi deneyimlerini Teucros'u göstererek açığa vurmuştur. Bir nevi Teucros'un sesi Seferis'in sesidir. Şiirde genel olarak boşuna yapılmış fedakârlıkların ne kadar anlamsız olduğu düşüncesi vurgulanmaktadır.

Şiirde geçen birkaç mısra şöyledir:

«Τ’ αηδόνια δε σ’ αφήνουνε να κοιμηθείς στις Πλάτρες.

"Bülbüller senin Platres'te uyumana müsaade etmez.

Ποιες είναι οι Πλάτρες; Ποιος το γνωρίζει τούτο το νησί;

Platres nedir? Bu adayı kim bilir?

Έζησα τη ζωή μου ακούγοντας ονόματα πρωτάκουστα:

καινούριους τόπους, καινούριες τρέλες των ανθρώπων

ή των θεών∙»

Hayatımı, duymadığım isimleri dinleyerek geçirdim:

yeni yerleri, insanların ya da tanrıların yeni çılgınlıklarını..."


Bülbül ötüşleri huzurlu bir atmosferi ifade ederken, okuyucunun zihnine güzellik imgeleri getirirken şiirdeki karakterler için tam bir zıtlık oluşturur. Kuşların neşeli ötüşleri ormana huzur hissi verir fakat aynı zamanda ölmüş kişilerin öbür dünyaya yolcuklarında onlara eşlik eden bir sestir.

Teucros kendi isteği olmadan adaya gelmenin verdiği acı hissiyatı dile getirir. On yıl boyunca süren Truva Savaşı'ndan sonra memleketine döneceğini umarak buraya gelmiştir ve her şey onun için bir bilinmezlikten ibarettir. İnsanların ve tanrıların delilikleriyle karşılaşmış, maceradan maceraya koşmuştur.

Şiirde bütün bu karmaşanın, binlerce ölünün, öfkenin, dehşetin sadece bir gölge uğruna yapıldığı vurgulanmaktadır. Pişmanlık, üzüntü, keder, özlem temaları iyi bir şekilde işlenmiştir. Şairin kullandığı dilden yola çıkarak şairi tanıma fırsatı bulabiliyoruz. Kullandığı sembollerin onun için neyi ifade ettiğini anlamak için hayatını bilmemiz gerekiyor. Hayatına hâkim olmadan Helen şiirini yorumladığımızda farklı düşünebiliriz. Asıl amacının memleketinden koparılıp gitmesi olduğunu öğrendiğimizde ise sarsıcı bir durumla karşı karşıya kalabiliriz.