Yüzsüzler ve İyi Yüzler

Ötekiyle karşılaşmak, kendini sorgulamak, sınır ihlali

Bu yazıda son günlerde kafamın içinde dönüp duran bir konuyu açmak istedim. 

Her gün onlarca insanla, "öteki"yle yüz yüze geliyoruz. Bu karşılaşmaların bazıları bizde güçlü yankılar uyandırırken bazılarının hiçbir önemi olmuyor belki. Görüyoruz, duyuyoruz, sürekli karşılaşıyoruz. Ötekine dair varsayımlarımız devreye giriyor, olumlu veya olumsuz, doğru veya yanlış. Bu varsayımlar neticesinde eylemlerimiz de oluyor. Buraya kadar her şey normal. Sonrasında ötekinin bizi karşılama şekline göre farkında olmadığımız veya bize dair olmayan "varsayımlar" ortaya çıktığında kendimizi sorgulamaya başlayabiliyoruz. 

İşte tam olarak bu sorgulama halini ve sonrasını irdelemek istedim. Başkalarının bize dair kafasında oluşan yargının, varsayımın, dile gelsin veya gelmesin sözsüz olarak da ifade ettiği herhangi bir düşüncenin bizde yarattığı etki çok şey anlatıyor. Kendimizi, doğduğumuz andan beri en yakından bildiğimiz, hayatın her aşamasında değişimlerle, dönüşümlerle, tüm deneyimlerle bildiğimiz kendimizi, ötekinin -belki de bize dair yakınen hiçbir bilgisi olmayan bir bireyin- karşılaştığımız bir haliyle nasıl da kafamızın içinde masaya yatırıyoruz, nasıl da ötekide bulduğumuz bir varsayımın bizim parçamız olmadığını bilsek de şüpheye düşebiliyoruz. En iyi bildiğimiz ve tanıdığımız kendimize karşıdan bakmak bazen yabancı geliyor, acaba dedirtiyor ve belki de yanılmamıza sebep oluyor. Bazen de iyi niyetimizin, bozmadığımız çizgimizin, ödün vermediğimiz özelliklerimizin nasıl da öteki tarafından suistimal edildiğini, sınırlarımızı ihmal etmeye kadar giden bir duruma evrildiğini görüyoruz. Belki hadsizlikle, amacını ve sınırını aşan bir cüretle karşılaşıyoruz. Bu noktada durumun muhatabı iki insan dışındaki ötekiler de devreye girdiğinde ve bize dair olan hali merkeze getirip bu sınır ihlalinin sebebini biz olarak algılayıp sunduğunda, işte bu noktada belki de bize dair olan iyi ve güzel bir özelliği hiç etme, onu terk etme ve kendimizi "kalabalığa göre" ayarlama yoluna girebiliyoruz. Kendimizi, karşıyı, deneyimimizi tartmak her ne kadar yaşam içinde geliştirici unsurlar taşısa ve sınır ihlalinde bizim payımızın olma ihtimali olsa da, bu süreç bize dair olan güzel şeyleri yok etmeye gitmemeli. Çünkü bazen konu sadece "yüzsüz"le karşılaşan bir "iyi yüz"dür.