Zaman Kavramı Üzerine

Zaman, her şeyin değişim halinde olduğunun somut bir göstergesidir.

Hissettiğimiz duygulara göre algımızın şekillendiği, hızlı, yavaş ya da durağan gelen bir kavram zaman. Yaşamımızı düzenlemeye yarayan, işlerimizi bitirmek, bir organizasyonun gerçekleşme anını belirlemek, kendimize düzenli bir rutin oluşturmak için kullandığımız bir araç. Öyle ki tüm bu işleri yapma halindeyken bile zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığımız, bazen aksa da gitse ya da burada zamanı dondursak dediğimiz oluyor. Zamanın ilerleyişinden çok, o anda nasıl hissettiğimize göre konumlandırıyoruz anılarımızı. Bir şeyler olur ve bununla ilgili ne kadar sürdüğünden çok nasıl geçtiğiyle ilgileniriz. Bazen de bir yere varışımızı hesaplarız ve oraya varınca nasıl gittiğimizi unuturuz. Zamana bakışımız, ona yüklediğimiz anlamlar, değişkendir…

İnsanların ve doğanın zamanı yaşayış biçiminin farklı oluşu beni hep düşündürür... Doğada her şeyin kendi zamanı var. Mevsimlerin değişimi, bir meyvenin olgunlaşma süresi, bir ağacın yapraklarını dökmesi ve yeniden yeşermesi.

Doğada hiçbir şey aceleci değil bizim kadar. Kent insanları kendi döngülerine, istekleri ve duygularına ne kadar kulak veriyor? Bunun için vaktimiz var mı, emin değilim. Sanki zamanı yakasından tutup yakalamamız ve bırakmamamız gereken bir şey gibi görüyoruz, oysa o bize sormadan akıyor. Kendi zamanından önce olamayan bir meyve gibi, sabırsız bir halde bir şeyleri oldurmaya çalışıyoruz bazen. Zamana saygı duymayıp onunla yarış haline giren bir yanımız da var.

Zaman, yaşamımızı verimli kullanmamız için bize hatırlatmalar sunan bir olgudur. Yaşam ve ölümün bir arada olduğu bu hayatta, kalan zamanını en iyi şekilde değerlendirmekten daha önemli ne olabilir? Tüm bu yaşamsal faaliyetlerimizi gerçekleştirirken, koyduğumuz hedeflere giderken zamanı anlamlı kılan şeyin, o an ne yapıyorsak, geçmiş ya da gelecekten bağımsız olarak, varlığımızla orada bulunmaktan geçtiğini düşünüyorum.

Zihinlerimiz ya da geçmiş, ya da gelecekte dolanıyor. Peki zaman nerede? Tam da şu anın içinde. Hiçbir şey bir an önceki ile aynı değil, milyonlarca hücremiz öldü ve yeniden oluştu, her şey değişim halinde. Heraklitos’un ifade ettiği gibi, ”Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.”

Zaman, her şeyin değişim halinde olduğunun somut bir göstergesidir. Yeni düşünceler, yeni bir ben, bu an yeni. Şu anın içinde tüm varlığımla kaldığımda onu onurlandırabilir ve yaşadığımı hissedebilirim. Zamanı onurlandırmak, yaşamımı onurlandırmaktır. Kendi mevsimlerimi, durmam ve hareket etmem gereken anları fark etmek, yaprak dökeceğim ve çicek açacağım anlara izin vermek, kendi zamanımda akmak, olmak, acelesizce…