Ziyaret

Büyükannemi ziyarete gitmiştik...

Anlatacağım olaylar gerçekleştiğinde ben 14, erkek kardeşim Jacob 11 yaşındaydı. Annem yıllar önce ailesinin onaylamadığı bir adamla evlendiği için onlarla görüşmüyordu ve babamla da ayrılmışlardı. Kardeşim ve ben hayatımızda hiç görmediğimiz büyük ebeveynlerimi tanıma konusunda ısrar edince, annem uzun zaman sonra anne ve babasını aradı. Bizim gelmemiz için ısrar etti ve onlar da kabul ettiler.

Sadece kuzeyde bir kasabada yaşadıkları haricinde haklarında hiçbir bilgimiz yoktu. Annem bizi uçağa bindirdi ve dedem kasabanın yanındaki küçük havaalanından bizi aldı. Adeta gözlerinin içi gülüyordu. Eve geldiğimizde ise büyükannme kurabiyeler, pastalar hazırlamıştı. Fakat gece olunca her şey değişti. Odamdan çıkıp su içmek için mutfağa gideceğim sırada, büyükannemin kusarak evde dolaştığını gördüm. Bir yandan kendisini tokatlıyor, bir yandan da ağza alınmayacak küfürler ediyordu. Korkuyla odama kaçtım. Sabah olduğunda dedeme olayı anlattım ve dedem büyükannemin yaşlı ve hasta olduğunu, bunları normal karşılamamızı istedi. O gün erkek kardeşim Jacob daha garip bir şey keşfetti. Evin yanındaki kulübeye oyun oynamak için girdiğinde, yüzlerce kullanılmış insan dışkısıyla dolu altbezinin kulübede yığın halinde olduğunu görmüş. Bu olayı da büyükannemize anlattık ve dedemin bu bezleri orada biriktirip yaktığını söyledi. Yine bunun ihtiyarlıktan kaynaklandığını düşünerek önemsemedik. Gece kapımızı kilitledik ve yatmaya hazırlanırken aşağıdan yine sesler gelmeye başladı. Çıkma desem de kardeşim, merakına yenik düşerek kapıyı açtı ve gördüklerimizle şaşkına döndük. Büyükannem hızla yerde çok hızlı bir şekilde sürünüyor ve duvarlara çarparak dönüyordu. Böylesine hasta ve yaşlı bir kadının bu hızla hareket etmesi ne kadar olağandı? Bizi fark eden büyükannem bağırarak ve ayaklanmış vaziyette üzerimize doğru koşmaya başladı ki Jacob'a da sarılarak hemen odamıza girdim ve kapıyı kilitledim. Dedeme tekrar durumu söyledik ve büyükannemin hastalığının geceleri hormon değişikliğine bağlı olduğunu, anlayışla karşılamamızı istedi. Önemsemedik.

Sonraki günlerde büyükanneme annemle neden hiç görüşmediklerini ve tekrar barışmak isteyip istemediklerini sorduğumda, büyükannem kendisini tokatlamaya ve ağlamaya başladı. Bu durumun onu çok üzdüğünü düşünerek hemen konuyu kapattım ve birlikte mutfağa gidip, kurabiye hazırlamaya başladık. O an her şey yolundayken bir gariplik oldu ve büyükannem fırını temizlememi istedi. Fırın eski ve duvarın içine uzanan, tabut şeklindeki fırınlardan. Kendisinin içine uzanamadığını ve benim yardımıma ihtiyacı olduğunu söylediğinde biraz şüphelenmiştim.

"Korkma tatlım, hiçbir şey olmayacak" derken bana nasıl sahte bir gülüş attığını hiç unutmuyorum. Bu isteğini kabul etmezsem daha kötü şeyler olacağı hissi vardı içimde. Neyse ki korktuğum başıma gelmedi ve büyükannem hiçbir şey yapmadı. Bunu benim ona güvenmem için özellikle planladığını düşünmüştüm. 3. gecede tekrar kapımızı kilitledik ve bir şey olmasını bekledik fakat kapımızın çalınması dışında hiçbir şey olmadı. Sabah büyükannemin göz altlarının mosmor olduğunu gördüm. Belli ki hiç uyumamıştı. Belki de uyuşturucu kullanıyordu. Her şeyin sebebi belki de buydu. Anneme bunu anlatmadım bile çünkü abarttığımızı düşünecekti. En doğrusu ona bir fotoğraf atıp kendi gözleriyle görmesini sağlamak olacaktı. Büyük annem ve babama bugün son günümüz olup bir fotoğraf çekinmemizi istedim. Hemen kabul edip çekindiler, anneme fotoğrafı attık. Bir dakika geçmeden annemden mesaj geldi ve hemen sessiz bir yere geçmemi istedi. Konuşmalarımızdan kimseye bahsetme derkenki telaşını içimde hissettim.

"Beka, sadece beni çok dikkatli dinlemeni istiyorum. Onlar benim annem ve babam değil. Başından beri o insanlarla mı kalıyordunuz?"

Dizlerime inen titremeyle tüylerim diken diken oldu. "Hemen kasabanın polisini arıyorum. Arabaya binip geleceğim, siz de hemen oradan çıkın ve komşuların yanına gidin. Aptal cahillerin kasabası!". Tanrım! Günlerdir kim olduğunu aslında bilmediğimiz iki ihtiyarla yaşadık. Hemen Jacob'ı çağırıp durumu anlattım. Korkudan dili tutuldu. Uygun bir zamanda işaretimi beklemesini ve evden kaçacağımızı söyledim. Tam o sırada yaşlı kadın içeriye girdi ve "Bugün son günümüz, gitmeden saklambaç oynayalım" dedi. Fakat oyunun gerçek saklambaçtan farkı, iki ebenin Jacob ve dede olmasıydı. Biz de yaşlı kadınla saklanacaktık. Kadın bana en iyi saklanma yerinin kesinlikle fırın olduğunu ve oraya girersem asla bulunamayacağımı söyledi. Yapmasaydım beni zorla içine sokacağında emindim, bu yüzden fırına girdim. Kadın kapağı üzerüme kapattı ve saklanmaya gideceğini söyleyerek uzaklaştı. Çığlıklarımı duyan Jacob beni fırından çıkarttı ve derin bir oh çektim. Fakat aklımıza takılan şey şuydu; gerçek büyükanne ve büyükbabamız evin neresindeydi. Bize ilk geldiğimizde asla girmemizi istemediklerini söyledikleri küflü bodrum katında oldukları fikri çok mantıklıydı. Jacob'a dışarıya çıkmamasını, evde oyuna devam etmesini söyleyerek bodruma indim. İçerisi leş gibi kokuyordu. İçeride bir köpek ölüsü mü var diye düşünürken gerçek büyük anne ve babamın cansız bedenlerini duvarın kenarında gördüm. Üstlerini tahtayla kapatmışlardı. Öldürülmüştüler. Günlerdir iki katille yaşamıştık.

Kardeşimin çığlığını işittikten sonra heyecan ve korkuyla yukarıya çıktım. Kardeşimim yüzü pislik içindeydi. Yaşlı adam Jacob ile oyun oynarken altına kaçırmış ve "Kimseye söylememen için sana bir ders vermem gerek" diyerek bezi, Jacob'un yüzüne bocalamıştı. Jacob sinirden ağlarken, yaşlı kadın "Tatlım, yarın bizden ayrılacağın için bu kadar üzülmene gerek yok, çünkü artık hep beraberiz" diyerek getirdiği iple bizi zorla bağlamaya başladı. Amaçları hakkında hiçbir fikrim yok. Belki de o an bizi de öldüreceklerdi. Ya da bizi kaçıracaklardı, o delilerin ne düşündüklerini bilemiyorum.

Tanrıya şükürler olsun ki, o an kapı açıldı ve annemle polisler eve geldiler. Mutluluktan ağlamak nedir, o zaman öğrenmiştim. Polislerin anlattığına göre bu iki deli, bir akıl hastahanesinde yatıyorlarmış. Son zamanlarda iyiye gittikleri görülünce de, gerçek büyükannem ve büyükbabamın yanına, birkaç haftalığına yerleştirilmişler. Buradaki amaç, akıl hastahanesindeki bu çiftin sosyalleşerek akıl sağlıklarının daha iyiye gitmelerini sağlamak. Keşke gerçek büyükannem ve büyükbabam bu teklifi kabul etmeselerdi. Bizim geleceğimizi onlara haber verdiklerinde, kendi çocukları olmadığından dolayı büyük kıskançlık krizleri geçirerek, katil olmuşlardı.

2011 yılında yaşanan bu olay, daha sonra The Visit isimiyle beyazperdeye aktarıldı.