Zülkarneyn Gerçekte Kim?

"Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona her şey için bir yol verdik".

Zülkarneyn'in kutsal kitaplarda ismi geçmesine rağmen tarihi şahsiyet olarak kim olduğu bu zamana kadar tartışılmıştır. Kutsal kitaplar olan Kuran ve İncil'de de Zülkarneyn'in hikayeleri bulunmaktadır.

Kurana göre Zülkarneyn'in hükümdar olduğu büyük devlette, Zülkarneyn hakkın ve adaletin peygamberi olarak görüldüğü için pek çok halk özgürce yaşamaktadır. Zülkarneyn güneşin doğduğu yere vardığında bir kavimle karşılaşır. Bu kavim büyük hükümdarın kendileri ve Yecüc ile Mecüc arasına bir sedd kurmasını, kavmi onların zulmünden kurtarmasını ister ve karşılığında bedelini ödeyeceklerini söylerler. Zülkarneyn, desteklerini alması karşılığında bunu yapabileceğini söyler. Daha sonra Zülkarneyn, zalimlerin üzerine demir yığınları döküp iki dağı aynı seviyeye getirdikten sonra onu ateşe verdi ve üzerine bakır döktü. Böylece Yecüc ve Mecüc'ü oraya hapsetmiş ve Allah'ın vaat ettiği güne kadar oradan ayrılamayacaklarını, vaadedilen günde yani kıyamet gününde Allah'ın o duvarı yıkacağını söylemiştir. (Kehf: 83-102)

İncil'e göre ise Zülkarneyn, inşaat işçilerini özel talimatlarla Yecüc ve Mecüc'ün bulunduğu bölgelere gönderiyor. İşçiler, mağlup olmuş kabileleri yani tarihteki İskitler'i yer altına gömüp hapsederler. Dağın zirvesine bariyer yaparak ayrılmalarını engellerler. Ama inanca göre de vaat edilen vakit geldiğinde oradan çıkacaklar.

Zülkarneyn'in tarihte Büyük Dara, İmrul Kays, Oğuz Kağan ve Büyük İskender gibi birçok hükümdar ve komutana benzetmesi yapılmıştır. İmrul Kays'ın Zülkarneyn olarak değerlendirilmesi, Lahmi araplarının İslam'dan sonra Araplaştırma politikasına bağlıdır. Ancak İmrul Kays, Yecüc ve Mecüc'ün yaşadığı bölgelerden kilometrelerce uzaktaydı. Oğuz Kağan ve Büyük Dara'nın iddiaları Zülkarneyn'in faaliyetlerinden tamamen farklıdır. Tarihte Zülkarneyn'in kim olduğu konusunda en çok tartışılan iki kişi olmuştur: İskender ve II.Kiros.

İskender'in iddiası daha çok desteklense de asılsızdır. Çünkü İskender Orta Asya'da herhangi bir savaşa girmemiş ve çevre bölgelerde kalma şansı olmamıştır. Yecüc Mecüc ise Orta Asya'da bulunmaktaydı ve dönemin Yahudi haritacıları onun yerini Hazar Denizi civarı olarak belirtmişlerdi. İskender ise Hazar Denizi çevresinde herhangi bir savaşa girmemiştir. Kuran'da da belirtildiği gibi Zülkarneyn meşrikten mağripe yani doğudan batıya yürürken, İskender ters yönden yani batıdan doğuya yürümüştür. Zülkarneyn tam anlamıyla adil ve salih bir hükümdardı. Onun ülkesinde her millet refah içinde yaşayabiliyordu. Yahudi kaynaklarında ise İskender'in Tire şehrinde (bugünkü Lübnan) büyük bir katliam yaptığı yazılıdır. Kendi çıkarları uğruna Yahudilerin ibadet yerlerini yakmıştır. Daha sonra Süleyman mabedine dokunmak istemiş fakat bu İranlılar tarafından engellenmiştir. Çünkü mabedin yakılması İskender gittikten sonra büyük isyanların çıkmasına sebep olacaktı. Aynı zamanda Mısır'da kendisini Mısırlıların Tanrısı ilan ederek Mısırlıların dinine de hakaret etmiştir.

Kiros iddiası hem kutsal kitaplardaki hikayeler, hem de tarihi gerçeklikler eşleştirildiğinde daha kuvvetlidir. Kiros'un kurduğu devlet bir köle devleti değil, feodal bir devletti. Kölelik devrinde köleliği kaldırmış ve fethettiği bölgelerde köle halkları tekrar özgürlüğüne kavuşturmuştur. Babil'i ele geçirdikten sonra halka özgürlüğünü geri vermiştir. Aynı zamanda yahudilerin geri dönmelerine izin vermiş, onlara para ve dinlerini yeniden yaşama özgürlüğünü vererek yakılan Süleyman mabedini restore etmiştir. Kiros yalnızca Yahudilere değil, Sümerlere, Asurlulara, Amoritlere, Ermenilere, Medlere ve Lidya'yı fethettikten sonra Lidyalılara kendi dillerini ve ulusal geleneklerini yaşamalarına izin vermiştir. Kiros, Zülkarneyn'in doğudan batıya gittiği gibi, Lidya ve Babil'den Mısır'a doğru gitmiştir. Zülkarneyn, Kuran'da ve İncil'de bahsedildiği gibi Orta Asya'da Yecüc Mecüc ile savaşmıştır. Aynı şekilde Kiros da Orta Asya'daki İskit kabilesi olan Massagetlerle savaşmıştır.