Benim İdeallerim

Bir İdol Olarak Mustafa Kemal ve/veya Elon.

“İnsanlığa katkı yapamayacak, büyük insanlar gibi büyük işler beceremeyeceksin. Hatırlanmayacak ve dolayısıyla sorgulanmayacaksın.
Manzaranın keyfini çıkar öyleyse.
Eğlen dilediğince.”

 

Eğlenmiyorum. Dünyadan sıkıldım. Şehirlerin birbirlerine göre olan konumlarından; doğudan - batıdan, güneyden - kuzeyden sıkıldım. Global Positioning System’in, basit bir bilgisayarın bile kolayca verilerini toparlayıp sunduğu bilgilerden sıkıldım. Haydi göğe bakalım.

3 boyutlu algımızın sınırlarını zorladık, yüzyıl önce zorlamıştık. Kanırtmanın ne lüzmu var?

Şehirlerin konumları yerine dünyanın galaksideki konumunu, diğer galaksilerin birbirlerine göre konumunu merak etmiyor musunuz? Galaksi teriminin nedir’ini, nasıl’ını merak etmiyor musunuz? Sahi edemezsiniz veya etmezsiniz. Douglas Adams’a göre etmezsiniz. Yeter küçük dünyanız. Ne demişti sahi:

 “Evren, daha önce de belirtildiği gibi, sarsıcı derecede büyük bir yer; fakat huzurlu bir hayat uğruna insanların çoğunun görmezden gelmeyi yeğlediği bir olgu bu. Pek çok kimse kendi tasarladığı daha küçük bir yere seve seve taşınırdı, zaten çoğu varlığın yaptığı da aslında bu.”

Bunları düşünürken aklıma yüksek imkanlara sahip kimseler geliyor ve bende uyandırdıkları izlenimin farklılığının kaynağını düşünüyorum. Neredeyse aynı şehirlerin karar vericisi padişah ile daha azının karar verip idare edicisi Mustafa Kemal arasında ne vardı? Neden idol olarak ismini bile hatırlamadığım padişahı seçmemiştim? Sanıyorum ki vizyon. Bunun cevabı vizyon. Batı medeniyetinin mezopotamyada bulduklarının yalnızca petrolden ibaret olmadığını düşünüp halkına sümerolojiyi araştırtan, isme ilgi çekmek için Sümerbank’ı kuran biriydi Atatürk. Manevi kızlarından birini yurtdışına tahsile göndermişti; sümerolog olup dönen, ikinci ismi İlmiye olan Muazzez İlmiye Çığ’dan bahsediyorum.

Yüksek imkanlara sahip denince küresel bir örnek de şart oluyor. İki teknoloji devinin kurucusu ve idare edicisi iki isim. Biri yarattığı, tasarladığı şeyden kazandığı reklam gelirlerini ‘daha çok nasıl reklam geliri elde ederim’in Ar-Ge’sine yatırdı. Diğeriyse ilk söylediğim kişiden kat kat daha az olan kazancıyla temiz enerji hedefindeki şirketleri kurdu. Elektrikli araba üretip fosil yakıt pisliğinden dünyayı kurtarmak vizyonundaydı. Güneş enerjisi sistemlerini geliştirip fosil yakıt pisliğinden… Bu ikisi kendi alanıydı ama ufku kendi becerilerinden de geniş olan bu adam insan beynini dijital teknoloji ile birleştirmenin araştırmaları yapılsın diye Neuralink’i kurdu, fon ayırdı, finans sağladı. Ve bu vizyoner de tıpkı Mustafa Kemal gibi gözünü göğe dikerek; kendi alanında araştırmalar yapan, hükümetlere bağlı olan kurumları bile sollayan SpaceX’i kurdu. Başlarda diğeri olarak bahsettiğim kişi elbette Elon Musk’tır. İlkininse ismini zikrederek reklam etmek niyetinde değilim üzgünüm.

Ben de bu iki idolüme hak veriyorum. İyi bir yemekten ve sıcak bir ortamdan başka bir ihtiyacı yok insanın. Maslow piramidinde eğlenceye yer verilmemiş. Zenginlik bir ihtiyaç değil. Hayatta kalabiliyorsak bize yetmeli. Kaldı ki gelişen teknoloji bizleri hayli rahat ettirmiş durumda. Günümüzde bu böyle, acaba yıllar içinde nerelere gelecek. Küresel bir refah sağlanacak belki de, reklam gelirlerini refaha harcayan birkaçı çıkar ise.

İdollerimin izlerini takip ederek, ta ilk çağlarda yıldızları seyrederek düşünen ilk insan atalarını da takip ederek yönümü göğe çeviriyorum. Pantolon almak yerine eskisini terziye götürüp teleskop için kenara para ayırıyorum. Elime para geçtikçe düşünce ve bilim insanlarının kitaplarını alıyorum. Belki bir gün Spil Dağı’nın zirvesine de ev dikeceğim. Bir gözlemevi, bir rasathane. Bu üçü için dilekler diliyorum, dünyaya dair isteklerim bunlarla sınırlı. 

İnanıyorum. Olucak :)