Big Night Film Yorumlaması

Finansal zorluklar karşısında düzenlenen büyük bir gece ve leziz İtalyan yemekleri, Big Night filmi gastronomik açıdan yorumlaması.

Big Night (Büyük Gece) 1996 yapımı komedi-drama filmidir. Tony Shalhoub, Stanley Tucci, Campbell Scott, Isabella Rossellini, Ian Holm ve Minnie Driver kadroda yer alan oyunculardandır.

Film iki kardeşin İtalya'dan Amerika'ya gitmesi ve orada İtalyan restoranı işletmesini anlatır. Fakat işler İtalyan-Amerikan kültür çakışmasından ötürü pek de umdukları gibi gitmez ve kardeşler arasında da fikir ayrılıkları baş gösterir. Primo geleneksel ve klasik bir tarza sahipken, Secondo daha inovatif ve pazarlamacı bir tarza sahiptir; bundan ötürü restoranın misafirlere ne vermesi gerektiği konusunda genel bir belirsizlik hakimdir. Bu belirsizlik beraberinde başarısızlık getirir, restoran istenilen ilgiyi görmez ve finansal sıkıntılar baş gösterir. Kardeşler bu gidişata bir son vermek için büyük bir gece düzenleyip gelen misafirlere akşam yemeği hazırlamaya karar verirler, böylelikle hikaye tam anlamıyla başlamış olur.

Film içerisinde çok sayıda gastronomik unsur bulunmaktadır. Filmde akşam yemeği için hazırlanan menüyü ve yemekleri detaylı bir şekilde görmekteyiz. Bu noktada yemeklerin sunum sıralamasının da İtalyan kültüründe olduğu gibi zuppa (çorba), primi (ana yemekten önce servis edilen genellikle nişastalı (risotto, makarna gibi) antre), secondi (protein içeren (et, tavuk, balık gibi) ana yemek), dolce (tatlı) şeklinde olduğunu görmekteyiz. Çorbayla başlayan yemekte; üç çeşit risotto, içi makarna ve garnitür dolu büyük bir fırın makarna (timpano), fırında balık, enginar, çeşitli et yemekleri ve en sonunda bütün bir domuzun sunulduğunu görmekteyiz. Sadece yemeklerin sunum sıralaması değil, akşam yemeği esnasında şarkı söylenilip dans edilmesi de İtalyan yeme kültürünü yansıtan bir diğer sahnedir.

Yine gastronomik bir unsur olarak filmin ilk sahnesinde restorana gelen bir çiftin risottonun yanına köfteli spagetti istemesinden ve Primo'nun, bunun bir saygısızlık olduğunu bu yüzden yapmayacağını söyleyerek sinirlenmesinden de bahsedebiliriz. Bu sahne bize kültür çakışmasını hissettiren en belirgin sahnelerden biridir. Bu çakışmadan ötürü istedikleri ilgiyi ve kârı elde edemeyen, ortak bir paydada buluşamayan kardeşler; bizi şu soruya cevap aramaya yönlendirir "bir şef olarak var olan kültürü mü korumalıyız, yoksa müşterilerin istediklerini mi vermeliyiz?"

Film bir medya organı olarak izleyen seyircilere yeme içme sektörünün farklı yanlarını yansıtmaktadır. Müşterilerin beklentileriyle, şefin ortaya çıkardıkları her zaman bir olmamakta ve bu noktada bir karar aşaması oluşmaktadır. Film bu belirsizliği ilk sahnesinden son sahnesine kadar başarılı bir şekilde yansıtmaktadır. Ayrıca İtalyan kültürü de filmde oldukça iyi bir şekilde işlenmiştir. Bunun yanında yine bir medya organı olarak film; bu işin içinde olmayan insanlara şef olmanın, restoran işletmenin psikolojik ve maddi açıdan ne kadar zorlu olduğunu göstermektedir.