Giorgia Meloni Vaatleri ve Politikası

İtalya'nın Karışık Siyasi Atmosferi

Meloni, gençlik yıllarında İtalya’da Faşist lider olarak var olan Benito Mussolini hakkında “iyi şeyler yaptı. Ne yaptıysa İtalya için yaptı” sözlerini kullanmıştır. Bu sebeple Mussolini gibi faşist bir lider olarak görünüyor olsa dahi faşizmi savunmadığını söylemektedir. Hatta Meloni parlamentoda yaptığı bir konuşmasında: “Bana karşı araç olarak kullanılan iddianın aksine, anti-demokratik rejimlere karşı hiçbir zaman sempati veya yakınlık hissetmedim. Bu faşizm de dahil olmak üzere tüm rejimler için geçerli.” ifadelerini kullanmıştır (Pınar, 2022). Ancak izlediği politikalar ve savunduğu görüşler doğrultusunda aşırı sağcı olduğu ve seçimler sonucunda başbakan olması durumunda ülkenin yeniden oldukça sağcı bir parti tarafından yönetilecek olması da açıkça görülüyordu. Bu bağlamda, Meloni seçimleri kazanması durumunda iktidara gelecek olan ilk kadın başbakan olacaktı. Bunun yanı sıra, 2008 yılından itibaren ilk defa bir sağ ittifak iktidarda baş gösterecekti. 

Meloni 2018 yılında yapılan seçimlerden yüzde 4,4 oranında oy aldı. Bu oran sonucu kurulan hükümetlere girmemeyi tercih eden Meloni muhalefette kaldı. Attığı bu adım sonrasında geçen o 4 yıllık süreçte gerek ortaklarından gerekse dışardakilerden gelen oylarını artırmayı başardı. Yapılan anketlerde de Meloni’nin oy oranının yüzde 25’leri geçtiği ve hatta favori haline gelmiş olduğu gözlemlendi. 

Seçime yönelik mitingler düzenlemeye başlayan Meloni, gerçekleştirdiği bu mitinglerinde “Tanrı, aile ve anavatan” sloganları kullandı. Bu sloganlar eşliğinde aile ve çocuk yapmamanın İtalya’da ciddi bir sorun olduğunun altını çizdi. Bu durumun devamlılığı halinde İtalya’nın ekonomisinin yerle bir olacağını da belirtti. 

Meloni, bu söylemiyle gündem olsa da öncelikle 194 sayılı kadınlara kürtaj hakkını tanıyan yasaya dokunmayacağı vaadini verdi. Salvini’nin İçişleri Bakanı olduğu dönemde uygulanan, İtalya açıklarında mülteci teknelerinin ablukaya alınması sırasında çok sayıda kişinin ölümüne yol açan ve İtalya içinde ve dışında insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilen göç karşıtı kapatma politikasının yoğunlaştırılarak sürdürülmesi de kolları sıvayacakları ilk işlerden olacak gibi görünüyor.  Meloni, LGBT’ye karşı da bir mücadele verilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu vurguluyor. Bu konuyu bir sağ hükümeti meselesi olarak görüyor. 

İtalya’nın ilk kadın başbakanı görevini üstlenecek Meloni’nin kadınlar ve geleneksel olmayan ailelerle sorunları var. Anne, baba ve çocuklardan oluşan ‘doğal aile’ idealinden herhangi bir şekilde sapan ya da bir şekilde “toplumsal cinsiyet ideolojisi” içeren her şey, Giorgia Meloni ve İtalya’nın Kardeşleri partisinin baş düşmanı. Meloni, “Aile, cinsellik ve doğmamış yaşamın korunması” konularında partisi ile sol arasındaki pozisyonların uzlaşmaz olduğunu vurguluyor. (Burada küçük bir parantez açalım ve “doğmamış yaşam” terimini kürtaj karşıtlarının kullanmayı pek sevdiğini ve buradan her türlü ajitasyonu yaptıklarını da söyleyelim.) Meloni, haziran ayında İspanya’da aşırı sağcı Vox partisinin seçim kampanyasında “Doğal aileye evet, LGBT lobisine hayır, cinsel kimliğe evet, cinsiyet ideolojisine hayır, yaşama evet, ölüm kültürüne hayır diyorum” diye bağırıyordu. Ayrıca, güçlü kadınların bunlara ihtiyacı olmadığını söyleyerek kadınlar için kotaları kaldırmak istediğini belirtiyordu (Şener, 2022). Meloni’nin seçim kampanyasında bulunan bir diğer vaadi ise başkanlık sistemine geçiştir. 

Demokrasi ve özgürlüğü çağdaş Avrupa medeniyeti açısından belirleyici öğeler olarak tanımlayan Giorgia Meloni, hükümetin medeni hakları ve mevcut özgürlükleri hakkında herhangi bir kısıtlamaya gitmeyeceğini söylemiştir ve buna kürtaj meselesinin de dahil olduğunu bir kez daha açıklamıştır. Ek olarak, yeni hükümetin AB’nin var olan kurallarına saygı duyacağını açıklayan Meloni, işlenmeyen kuralların değiştirilmesine katkı sağlayacaklarının altını ise önemle çizmiştir. 

Meloni’nin yaşanan göçler hakkında da katı bir politika izleyecek olması öngörülüyor çünkü Meloni yaptığı seçim kampanyasında göçmenlere ait teknelerin İtalya’ya ulaşmasını önlemek adına Libya’ya deniz ablukası yapılmasını istemiştir. Yaptığı konuşmasında da bu politika hakkında şu söylemleri yapmıştır: 

“Yasa dışı yola çıkışları durdurmak ve Akdeniz’deki insan ticaretini frenlemek. Niyetimiz hala aynı. Ancak bir deniz ablukasından bahsetmemizi istemiyorsanız, şöyle söyleyeyim: Avrupa Birliği’nin Sophia deniz misyonu, hiç uygulanmamış olsa da bir aşamada tam olarak bunu, Kuzey Afrika’dan teknelerin kalkışının engellenmesini öngörüyordu, biz bu öneriyi yeniden gündeme getirmek niyetindeyiz.”

Meloni’nin iktidara gelecek olması kadınlar açısından bir geri adım olarak algılanmaktadır. Yapılan bir karşılaştırmaya göre, sağ görüşlü kadınların sol görüşteki politikacılara nazaran daha çok kolaylığı elinde bulundurduğu belirtiliyor. Bunun sebebi ise geleneksel bir aileyi ve geleneksel kadınların işlevlerini savunan kadınlar daha güven verici bir etkisinin olduğu söyleniyor. Geçmişte iktidarda yer alan kadın liderler dönemine bakıldığında da bu söylemler doğrulanıyor. Ancak Meloni’nin zaferi İtalya’da bir tehlike olarak ele alınıyor çünkü sahip olduğu katı görüşlerinin de etkisiyle “kadın karşıtı bir kadın” olarak algılanıyor. Meloni’nin kadınlar için bir geri adım olduğu düşüncesinin altındaki sebep ise kendisinin ve partisinin, kadınların yalnızca anne ve eş rollerinde kaldıkları bir politikanın temsilcisi olduğu görüşüdür. İtalya’da bulunan kadınların yarısının dahi istihdam edilmediği biliniyor. Bu sebeple İtalya’da cinsiyetçiliğin ve kadın karşıtlığı görüşlerinin bir problem olduğu da ifade ediliyor. 

Muhafazakarlığın ve ataerkilliğin çok güçlü olduğu İtalya’da, düşünce ve davranış kalıpları hâlâ Katolik Kilisesi’nin de güçlü etkisiyle şekilleniyor, kadına yönelik şiddet rakamları çok yüksek. Kadınlar yüksek işsizlik oranları, yarı zamanlı çalışma ve cinsiyete dayalı ücret farklılıkları ile karşı karşıya. Pandeminin sonuçlarından çok ciddi etkilenen İtalya’da özellikle kadınlar ağır ekonomik ve sosyal sonuçlarla karşı karşıya kaldı. Pandemi sırasında pek çok kadın işini bırakmak zorunda kaldı ya da kaybetti. Devlet teşvikleri yeterli olmadı, kreşler, anaokulları, okullar vb. gibi çalışan kadınları destekleyecek uygun altyapılar yeterli değil. Kadınların payına yoksulluğun, işsizliğin, şiddetin ve geleneksel rollerin düştüğü İtalya’da Meloni ve temsil ettiği çıkarlar ve faşist politikaları, geniş kadın yığınlarının çıkarlarıyla uyuşmamaktadır.