PAVIA -Gezmeli miyim?
Heyecan, sevinç ve üzüntü. Bana tüm duyguları aynı anda yaşatan bu şehiri gelin birlikte keşfedelim!
Konum: Pavia, İtalya
Derinden bir "Ahh!" çekerek başlıyorum yazıma. Ne de olsa en keyifli 3 yılımı geçirdiğim ve unutulmaz anlar yaşadığım bir şehir Pavia!
Yüksek lisans eğitimim için geldiğim bu şehir benim için pek çok anlam taşıyor. En güzel dostluklar, unutulmaz anlar, keyifli dakikalar ve en önemlisi de keşfetme arzusu! Leziz İtalyan yemeklerini mesela, ya da muhteşem sanat eserlerini keşfetmek, yeni ve bambaşka bir kültürü anlamaya çalışırken muhteşem yapılarına, şarkılarına, İtalyanların bağıra çağıra kendilerini ifade etme biçimlerine olan hayranlığımı keşfetmek.
Antik Romalılar döneminde "Ticinum" adıyla bilinen bu şehir, Kuzeybatı İtalyadaki Lombardiya bölgesinde bulunmaktadır. Ayrıca, Milano'ya yakınlığıyla bilinen ve en eski Avrupa Üniversitelerinden biri olan Pavia Üniversitesi'ne de ev sahipliği yapmaktadır. Çok büyük bir şehir olmamakla birlikte, Pavia Milano'ya yakınlığı nedeniyle genellikle maddi imkanları yüksek olan insanların yaşadığı, nüfusunun yarısını kucaklarındaki küçük köpekleri, sırtlarındaki pahalı kürkleriyle sevimli yaşlıların; diğer yarısını da öğrencilerin oluşturduğu bir şehirdir. Bana kalırsa ömür boyu yaşamaktan bıkmayacağım, her köşesinde farklı bir anım olan, ayrılırken neler hissedeceğimi tahmin bile etmek istemediğim bir şehir (hayır ağlamıyorum, yaş değil o gözümdeki!)
Pavia, Milano'ya 35 km, Genova'ya 90 ve Torino'ya da 110 km uzaklıkta bulunmaktadır. İklim özellikleri yönüyle Ankara'ya benzerlik gösteren Pavia, yazları sıcak; kışlarıysa soğuk ve yağmurludur. Şehir, etrafında bulunan birbirinden farklı tarım arazisiyle tahıl ve pirinç üretimi konusunda İtalya'nın göz bebeğidir. Öte yandan sağlık sektöründe de önemli bir şehir olan Pavia'da 1449 yılında kurulan IRCSS Policlinico San Matteo isimli bir hastane de mevcuttur.
Turistik açıdan çok ünlü bir şehir olmasa da, küçük şehirlerin güvenilir ve samimi yönünü seven ancak Milano gibi efsanevi bir şehire de trenle yalnızca yarım saat uzaklıkta olmasının avantajını isteyenler için Pavia tam anlamıyla biçilmiş bir kaftan!
Her köşe başında performans sanatçılarını görmeniz ve farklı müzik aletlerinin tınısını duymanız sizi şaşırtmasın. Zira gitar çalmayı yeni yeni öğrenen bir amcanın 1 yıl boyunca aynı köşede her gün gitarın tellerine vurması ve şu an yine aynı köşede muhteşem şarkılar söylemesine bizzat şahit oldum (çalmayı da öğrendi üstelik). :)
Bu şehire dair beni en çok şaşırtan konulardan biri de üniversiteli ve liseliler arasındaki yazılı olmayan eğlence anlaşması. Çarşamba akşamları genellikle üniversiteliler dışarda eğlenirken, cuma günleri sokaklar liselilerin sesiyle yankılanıyor. Ellerinde içecekleriyle Duomo merdivenlerinde pek çok genci görmeniz bundandır :)
Heyecan, sevinç ve üzüntü. Bana tüm duyguları aynı anda yaşatan tek şehir Pavia aslında. Doğru ya, ne demiştim bu serinin ilk yazısında "çünkü dünya yaşadığımız o küçük evden ve sıkıcı mahalleden çok daha fazlası oysa”.
Öyleyse gelelim asıl sorumuza "Bu sevimli şehiri gezmeli miyiz?" Elbette İtalya'nın ihtişamlı diğer şehirleri dururken bu şehire uğramadınız diye çok bir şey kaybetmezsiniz. Ancak, sorumuza ufak bir değişiklik yapıp "Bu sevimli şehirde yaşamalı mıyım?" derseniz, kuşkusuz "Evet!"
Bir başka "Gezmeli miyim?" yazısında görüşmek dileğiyle!