Görmezden Gelmek

Victoria bariz olan gerçeği görmemek için uğraşıyor.

"Anne, Victoria'dan daha ne kadar saklayacağız bunu?"


Sally meraktan öte gerginlikle sormuştu bu soruyu. Çünkü biliyordu ki bunu dile getirmek bile tabuydu ailede. Haksız sayılmazlardı yasaklamakta ancak daha ne kadar saklayacaklarını da bilmek istiyordu evin büyük kızı. Kardeşinin gözüne her baktığında, her konuştuklarında kelimelerine dikkat etmekten sıkılmıştı. Bakışlarında kardeşinin onu yargıladığını, bir şeylerin ters olduğunu bildiğini görebiliyordu. Victoria akılsız bir kız değildi. Aksine o kadar şüpheci, o kadar dikkatliydi ki ondan bir sır saklamak neredeyse imkansızdı. Tabii, bu sır küçük kardeşinin hayatını tehlikeye atıyorsa saklamaktan başka çaresi yoktu, yine de sabrı tükenmeye başlamıştı.


Annesi iç çekip kızına baktı. En kıymetlisinden böyle bir şey saklamayı o da istemiyordu ancak başka bir çaresi yoktu. Gerçekleri bildiği zaman yaşananları düşündükçe kanı donuyordu. Victoria'nın bir sorunu vardı, hiçbir hekimin, şifacının ne tespit edebileceği ne de iyileştirebileceği bir sorun. Hem onu hem de aileyi tehlikeye atabilecek bir sorun. Bunu çözmenin bir yolu da yoktu, yalnızca zamana bırakabilirlerdi.


"Sally, ona söyleyemeyeceğimizi biliyorsun. Yaşananları unuttun mu? Her şeyi unutmasını sağlamasaydık kim bilir başına nasıl felaketler gelecekti! Büyümesini beklemeliyiz, başka çaremiz yok."


Sally bundan emin değildi. Küçük kardeşinin ela gözlerini her üstünde hissettiğinde bir şeyleri fark ettiği korkusuyla gecelerini harap ederken ne kadar saklayabileceklerini bilmiyordu. Küçücük boyuyla öylesi bir hava yayıyordu ki Sally tüylerinin diken diken olmasına mani olamıyordu. Her an sakladıkları şeyler açığa çıkacak diye diken üstündeyken nasıl iyi bir abla olabilirdi?


"Ama anne, Victoria'nın bakışlarını görmüyor musun? Sanki ruhuma bakıyormuş gibi hissediyorum. Attığım her adımı, aldığım her nefesi izliyormuş gibi hissederken ne yapmamı bekliyorsun? Onun nasıl biri olduğunu biliyorsun. Her şeyi öğrenene kadar durmayacak."


Annesi durumun vehametinin farkındaydı ancak elinden bir şey gelmiyordu. Kızlarını ve ailesini korumak için bunu yapmaya mecburdu. Sonuçta o yalnızca bir anne değil, aynı zamanda ailenin efendisiydi. Duygusal kararlar veremezdi, eğer verirse şimdikinden daha fena bir halde olabilirlerdi.


"Endişelenme kızım. Victoria ne kadar şüpheciyse bir o kadar da ailesine düşkündür. Seni izlese de açıkça soru sormayacaktır. Sakladığımız sırların açığa çıkmaması gerektiğini fark etmiştir. O yüzden bizi zorlamayacaktır. Sen yalnızca dikkatli ol, gerisini bana bırak."


Sally endişelerinden tamamen kurtulmamış olsa da annesini dinlemekten bir çaresi yoktu. Ayrıca annesinin haklılık payı vardı. Victoria, küçük kardeşi, hiçbir koşulda ona soru sormuyordu. Yalnızca gözlemler, kendi çıkarımlarını yapardı. Sakinleşmeliydi. Gerçi başka bir çaresi de yoktu ya.


Victoria kapının önünde durmuş onları dinliyordu. Kendi düşüncelerine dalmış annesi ve ablası onu fark bile etmemişti. Annesinin haklı olduğunu fark edince gülümsedi. Demek ki Victoria onu izlerken onlar da Victoria'yı izliyordu. Ancak bunların bir önemi yoktu. Sonuçta ailesi burada, yanındaydı.


"Anne!" diye seslenip annesine doğru koştu.


Annesi onu kucağına aldığındaysa tüm düşünceleri bedenini terk etti. Annesi burada olduktan, ablası ona sıcak bir şekilde güldükten sonra hiçbir şeyin önemi yoktu. Hiçbir şeyin!


Hikayenin ilk kısmını buradan okuyabilirsiniz.