İnanç-Mutfak Bağlamında Şekillenen Mutfaklar Üzerine Bir Deneme
İnançlar mutfakları ve kültürü etkiler, şekillendirir. Kutsal dinlerde yer alan yeme içme kuralları ve tabu olan yiyecekler nelerdir?
İnançlar toplumların yeme-içmelerini şekillendirir. İnanç-mutfak arasındaki bağları kutsal dinler üzerinden inceleyebiliriz. İlk olarak İslamiyet’e baktığımızda arpa ekmeği ve sirke yemenin müstehab olduğunu fakat domuz eti yemenin ve alkol almanın haram olduğunu görüyoruz. Keza helal ve haram olan yiyecekleri tek başlık altında toplamak da mümkün değildir. Örneğin midye, istiridye gibi deniz hayvanları Şâfiî, Mâlikî ve Hanbeli mezheplerine göre yenilebilirken, Hanefî mezhebine göre yenilmemektedir. Buna istinaden İslam’da mezhepler arası da yeme-içme kültürünün farklılık gösterdiğini görebiliriz.
Hristiyanlığa baktığımızda aslında İslam’da olduğu gibi Hristiyanlıkta da domuz eti yemenin yasak olduğunu görüyoruz ta ki Avrupa’daki büyük kıtlığa kadar. Kıtlıkla birlikte verilen fetvalarla domuz eti yeme yasağı kaldırılmıştır. Bunun yanında pek çok eski Hristiyan mezhebinde haftanın bir gününde et yerine balık yenir. Katolikler için balık yeme günü cuma günüdür. Hristiyanlar için Ekmek-Şarap Ayini (diğer adlarıyla; Efkaristiya, Komünyon, Missa Ayini) de çok özeldir. İsa’nın çarmıha gerilmeden evvel yediği son akşam yemeğinde havarilere ekmek verirken “Bu benim bedenim” ve şarap verirken “Bu benim kanım” dediğine inanılır.
Yahudiliğe baktığımızda kuralların diğer dinlere kıyasla çok daha katı ve sıkı olduğundan bahsedebiliriz. Yahudiliğe göre yenilmesi veya kullanılmasında dinen bir sakınca bulunmayan gıdalara koşer veya kaşer; bunları belirleyen kurallara ise kaşerut, kaşrut denir. İslamiyet’te olduğu gibi domuz eti ve bunun yanında tavşan ve deve eti yenmesi yasaktır. Keza İslam’da bazı mezheplerde izin verilen midye ve istiridyenin, bunun yanında ahtapot, kalamar, ıstakoz, karides, kerevit, yengeç ve denizkestanesinin de yenilmesi yasaktır. Diğer dinlerden tamamen farklı olarak kuzu etini yerken annenin sütünün de aynı anda tüketildiği düşünüldüğü için etli yemekler ve sütlü gıdalar aynı anda tüketilmez, aynı tavada pişirilmez ve aynı tabakta servis edilmez. Bu kurala Quentin Tarantino’nun Inglourious Basterds filminde de rastlıyoruz.
Budizm’e bakacak olursak Budizm’in Beş İlkesi’nden birincisi, "can almaktan kaçınmak" olduğundan genel olarak hayvanları öldürüp etlerini yemek çok tercih edilmez. Bu kuralın da aynı İslamiyet’te olduğu gibi okuldan okula farklılık gösterdiğini görebiliriz. Örneğin, Mahayana okullarında etyemezlik daha ağır basmakta, Theravada’daysa hayvan etinin rahiplerin yemesi için kesilmesi dışında yenilmesi kabul edilmiştir. Buna rağmen insan, fil, at, köpek, yılan, aslan, kaplan, leopar, ayı ve sırtlan etlerinin yenmesi yasaktır. Bunun yanında Theravada'ya göre yine rahipiler etyemezliği benimseyebilirler.
Kutsal dinlerdeki bu yeme-içme kurallarına baktığımızda, özellikle yoğun olarak bu dinlere mensup kişilerin yaşadıkları yerlerde yemek kültürünün bu kurallara göre şekillendiğini söyleyebiliriz.