Mutlak Seveceksin Beni, Bundan Kaçamazsın...

Atsız için aşk nedir?

Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. 1922 yılında Askerî Tıbbiye’ye girer. Burada milliyetçi duygularının tepkisi yüzünden aldığı bir disiplin cezası dolayısıyla üçüncü sınıfta iken mektepten çıkarılmıştır.

Yardımcı öğretmenlik, gemi kâtip muavinliği gibi geçici bazı işlerde çalışır. Fakat Türk tarihi ve edebiyatı ile ilgili araştırmalara merak sarıp yolunu bu yöne çevirir, 1926 yılında Edebiyat Fakültesi’ne kaydolur. O, Türkolog, şair, düşünür ve öğretmendir.

İnandığı dava yolundaki mücadeleleri ve bu amaç için kırk sekiz yıl boyunca çalışan yorulmaz kalemi, Atsız’ı Türkçü düşünüşün Cumhuriyet yıllarında en kuvvetli temsilcisi haline getirmiştir. Atsız, Türk dünyasının birliği meselesini her zaman birinci planda tutmuştur. Milliyetçiliği kadar bir Türkolog olarak da ilgisi tarih alanında ağır basmış, çalışmalarında esas merkez tarih olmuştur.

Hayatı boyunca sol görüşe mensup kişiler tarafından kendisine pek çok kez "faşist" olduğu suçlamasında bulunulmuştur. Ancak Atsız, kendisinin bir faşist olmadığını, yalnızca bir Türkçü-Turancı olduğunu yinelemiştir. O, Türk milliyetçiliğinin sıkı bir savunucusu olmuştur.

Atsız, Cumhuriyet sonrası serbest yazan şairler arasında yer almaktadır. Milliyetçilik, Türkçülük ve vatan üzerine yazdığı şiirleriyle tanınır. “Mutlak Seveceksin Beni” şiiri, “Ruh Adam” kitabında yer almaktadır. Türk edebiyatına hediye ettiği en güzel şiirlerden biridir.

Şiirde “mutlaka beni seveceksin, beni sevmeye mecbursun” gibi bir anlam yoktur aslında. Şiiri okuyan çoğu kişi Atsız’ın sözlerini yanlış yorumlamaktadır. Atsız’ın ideolojisini bilip kitaplarını okuduktan sonra şiirleri ayrı bir anlam kazanmaktadır. 

Şiiri şu örnekten yola çıkarak yorumlayabiliriz. Beyaz boya ile dolu olan bir kutuya bir damla siyah boya damlatsak bile o bir damla siyah, her yeri bulandırır. Artık siyahı yok etmesi mümkün değildir. Şairin sevgisi de tıpkı o siyah boya gibidir. Karıştırdıkça daha çok yere yayılan ve yok olması mümkün olmayan bir sevgi.

Atsız, kalbindeki sevginin artık çok fazla olduğunu ve taştığını söyler. Bu taşan sevginin önce sevgiliye varacağını sonra yavaş yavaş sevgiliyi bütünüyle saracağını anlatmaya çalışır. Çünkü sevgiliye değen o siyah boyadan artık kurtuluş yoktur. Sevgili zamanla baştan aşağıya şairin sevgisiyle dolacaktır. Çünkü şair sevgiliyi öyle büyük bir sevgiyle sevmektedir ki bu sevgi, sevgilinin kalbini bütünüyle dolduracak kuvvettedir.

Bu sevginin önünde herhangi bir şeyin durması mümkün değildir. Bu sevginin önünde sevgilinin bile durmasının imkânı yoktur. Hatta bu sevginin önünde artık şairin bile durması imkânsızdır. Çünkü şair için artık bu durum mukadderdir. Bu yüzden bir damla aşka bulanan sevgili artık onu mutlak sevecek, bundan kaçamayacaktır. Atsız için aşk, teslimiyettir.