Oyuncak Evi Ve Gerçek Evi Olan Çocuklar
Çocukken bir tercih yapmanız gerekseydi, o an her imkana sahip olmayı mı yoksa geleceğinizi garantilemeyi mi tercih ederdiniz?
Orta halli bir ailenin çocuğuysanız doğduğunuz andan itibaren ailelerinize iki seçenek arasında karar vermek düşer: Çocukluğunuzu yaşatmak veya geleceğinize odaklanmak.
2000’lerde doğan çocuklar “orta halli aile" kavramını hatırlayan son nesil olabilirler. O zamanlar belli başlı harcamalara daha fazla bütçe ayırarak ne zengin ne fakir gibi yaşamak kolaydı. Farklı gelirlere sahip aileler aynı aktivitelerde buluşabilirdi. Tabii ki birikim yapmak her zaman zordu ve belli bir özveri gerektirirdi.
Bu iki seçenek arasında büyüdüğünüzü uzun bir süre fark etmeyebilirsiniz. Birikimler, okul parası, ev parası derken belki de bazı arkadaşlarınızdan geri kaldınız. İstediğiniz son model oyuncağın parası yıllar sonra okuyacağınız üniversiteye, ailenizin size bırakacağı eve gitmişti. Misafirliğe gittiğiniz bir çocuğun sizden daha güzel oyuncakları vardı. İmrendiniz, üzüldünüz. Geriye dönüp baktığınızda bunlar size tanıdık geliyorsa aileniz ikinci seçeneği seçmiş olmalı.
İlk seçenekse çocukken oyuncaklarla büyümüş, yeri geldiğinde şımartılmış çocuklar. Aslında bu çocuklar hiçbir zaman düşündüğünüz kadar zengin olmadılar. Birikim yapmak için saklanılması düşünülen para, vitrine bakıp ağlayan çocuğa dayanılamadığı için o oyuncağa yatırıldı.
Çocukluktan yetişkinliğe maddi düşüncelerimiz büyük bir değişim gösterir. Çocukken mal varlığımız oyuncaklardan ibaretken büyüyünce bir ev, bir araba düşleriz. Büyük resmi görmek zordur, geleceği planlamak da öyle. Bunu çocukken yapamayacağımız gibi yetişkinlikte bile yapamayabiliriz. Hayatın koşuşturmacası içinde kendimizi rahatlatmak adına mazur görebileceğimiz harcamaların büyümesi, ileride bizi anlık bulduğumuz mutlulukla uzun vadedeki hedeflerimiz arasında bırakır. Ne kadar denesek de bu anlık mutluluklardan vazgeçemeyiz. Bu mutluluklara ihtiyaç duyarız ve gereklilerdir. Çocuklukta bize sağlanan bu anlık mutluluklar, geleceğe anı biriktirmemizi sağlar. O oyuncaklar ya depodan çıkarıldığında, bizi geçmişe döndüren güzel hatıralar ya da bir ev taşıma telaşesinde atılması gereken bir yük olurlar. Her türlü çocukluğumuzun somut bir simgesi olarak oradalardır.
Diğer çocukların her oyuncağı olmasa da gelecek için daha hazırlardır. Ailesinin evi olan, bir birikimi olan çoğu orta halli ailenin çocuğunda, çocukluklarına dair bazı şeyler eksiktir. Bu iki farklı çocuk yetişkinliklerinde karşılaştıklarında birinin geçmişe birinin geleceğe dair bir “keşke"si vardır. Her ne kadar iki çocuk da hayatta farklı şeyler kazanmış olsa da, sonuçta en büyük fark birinin çocukluk anılarını barındırdığı bir oyuncak evi, diğerinin de hayatını kuracağı gerçek bir evi olmuş olmasıdır belki de.