Politik Bir Silah: Birinci Dünya Savaşı’nda İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD'de Propaganda Filmciliği

Propaganda filmciliğinde önemli bir nokta: 1. Dünya Savaşı

Savaş sırasında filmin propaganda amacıyla kullanılmasının örnekleri 2. Dünya Savaşı’nda mevcutmuş gibi biliniyor olsa da, propaganda filmciliğinin asıl önemli ve gelişme dönemi 1. Dünya Savaşı olmuştur. Her filmin politik olduğu olgusu, sinemanın propagandanın baş aracı olmasını sağlamıştır.

Propaganda, insan ilişkilerinde bir düşünceyi iletmek ve/veya aşılamak amacıyla yapıldığı için kökeni çok eski tarihlere dayanmaktadır. Eski dönemlerde propagandanın amacı yalnızca elit kesimi etkilemektir. Bunun yanlış olduğunu söyleyemeyiz çünkü önceki dönemlerde yalnızca yüksek kesimdeki halkın söylemleri, düşünceleri bir önem arz ediyordu. Onların yaptıkları geriye kalan halkı da etkisi altına aldığından yalnızca elit kesime göre davranmak propagandayı kolay hale getirmiştir diyebiliriz. Ancak 20. yüzyıla gelindiğinde amaç yalnızca elitleri değil bütün kileyi ele almak olmuştur. Değişen zamanla birlikte bütün insanlığa ulaşmak kolaylaşmış ve bu kolaylaşmanın yanında artık herkes kendi düşüncesine, kararına göre hareket etmeye başlamıştır. Böylelikle propagandaların amacı da geçen zamanın getirdikleriyle birlikte şekillenmiştir.

Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında gelen dönemdeki propaganda faaliyetlerinin etkisiyle propaganda kelimesi yalancılıkla eş değer görülmüştür. Bu eş değer görülmenin altında, propagandanın karşı tarafın yalancılığını ifade etmenin aracı olarak kullanılması yatmaktadır. Propagandanın asıl hedefi doğru veya yanlış fark etmeksizin ikna edici olmaktır. Birinci Dünya Savaşı esnasında propaganda konusundaki öncü İngiltere olmuştur ve İngiltere filmciliği propagandayla eşleştirmiştir. Yapılan filmlerde cepheden görüntüler kullanarak ve haber niteliği taşıyan kesitlere yer vererek halkı bilinçlendirmeye ve savaşa seferber etmeye çalışmışlardır. İngiltere’nin propaganda filmciliğini Fransa ve ABD takip ederek halkı düşman oldukları Almanya’ya karşı doldurmuşlardır. Almanya’da da durum farklı olmamış, her türlü propaganda hareketinde yaptığı gibi düşmanlarını örnek almıştır. Savaş öncesinde güçlü bir film endüstrisine sahip olan Almanya, propaganda filmciliğine çok geç başlamış ve bu yüzden de karşısında durduğu ülkelere karşı başarılı olamamıştır.

Kitle iletişim araçlarını kullanıma alan propagandanın filmcilikle bağdaşması, aşılanmak istenilen düşüncenin daha kolay şartlarda elde edilmesini sağlamıştır. İşitsel ve görsel anlamda kişilerin zihnine kazınan düşüncelerin faaliyete geçmesi çok daha hızlı olacağından film doğru seçim olmuştur. Zaten ABD’nin savaşa girmesi, İngiltere’nin propaganda amaçlı filmlerinin ülkede yayınlanması ve halkın bunlara maruz kalmasıyla olmuştur. Normalde ABD, Almanya ve İngiltere’ye eşit yakınlıktadır ancak İngiltere doğru ve yerinde bir strateji izleyerek ABD’yi yanına çekmeyi başarmıştır. Günümüzde de neredeyse her ülkeye yayılmış şekilde devam eden propaganda filmciliği, elde etmek istediği amaca her zaman ulaşmaktadır.