Siyasi Manevralar ve Bilimsel İnkarlar: Toplumsal Doku Üzerindeki Bilim ve İktidarın Etkisi

Bilim ve iktidar arasındaki karmaşık ilişki, toplumların yapısını nasıl şekillendiriyor?

Sosyoloji, sosyal bilimlerin özerk bir alanı olarak 19. yüzyılda kurumsallaşmış ve akademik bir disiplin olarak çalışmaktadır.

Fransız devrimi ve söz konusu devrimin küresel yansımalarının gerekliliği, yatırımları ve harcamalar için politika şartı. Düşünürlerin disiplini bütçesinden alternatif toplumsal konular üzerinde daha yoğun düşünmesi, yazı konularının bu yöne yoğunlaşması Fransız devriminin gelişimini dengeler. Devrimin ardı ardına gerçekleşen Sanayi devrimi, disiplinin kült Fransız kuramlarının oluşturduğu dönem de onu içeriyor.

Sosyal bilimler, doğa bilimlerinden hemen her dönemdeki çalışma alanı seçeneklerinin çeşitliliği mümkündür. Ancak sosyal bilimlerin ilişkileri arasında dağılması yeni bir oluşumdur. Örneğin, biyoloji ve fizik bilimini ve bilimin ortaya çıkan öğelerini hangi kategoriye ait olduğunu tespit etmeniz ve neden kategorize ettiğinizin özümsemeniz daha kolay olacaktır. Peki bunlar; genellikle felsefeden uzak tüm sosyal bilim dallarının çeşitliliği hangi yerde gerekli oldu? Daha kolay bir soru farklıysa, felsefe ile ulaşım nerede ayrıldı? Psikoloji ve neden sonuç aynı olgulara farklı perspektifler iklim? Yukarıda çizmeye çalıştığım mali çerçevenin sürekliliğindeki tüm siyasi olaylar, ki bunlar; toplumun yönetilme tarzının değişimi ve özgürlüğün, esasen, kapitalizmin gelişmelerini içermektedir. Yönetimdeki ani değişimler, aristokrasi sınıfının, aydınlanma analizinin ve sistematik otoritesinin -Avrupa için- sarsılması toplumsal güven ortamına zarar verdi. Toplumsal alandaki bu değişimin “kamusal alan” oynanması. Halk kendi kendine yetme hakkını henüz kazanabilmişti, zannetmişti. Tanımlamaların sosyalist politikalarının sizi yanıltmasın, bilimler dahil hızlı yükselişi ve otoritenin yeniden üretimi aynı zaman dilimini zapt etmektedir, böylesi; mükemmel bir tesadüfün karşılıklı otoritesinin ilişkileri, sosyal hayatın gidişatını istemesidir. Özetle, istenilen ya da ihtiyacınızın meşru sayıldığı; Bilgiler, özellikle sosyal bilimlerdeki çıktıların, dolaşım ve spekülasyonları ile artık karşı karşıyayız.

Deleuze'ün dediğine göre “kitabın ortasından ayrılıyoruz” bu konunun ayrıntıları için:

“Bilgi ve iktidar iç işlemleri olarak bunları etkileme gücüne sahiptir. Bilim ya da bilgi bir yandan iktidar acımasız bir eleştirmeni diğer yandan da iktidarı meşrulaştırma aracıdır.” (Arap, Erat, 2016)

Bilim ve iktidar ilişkisi, toplumların yaşadığı ve yönetim biçimlerini sürdürmek için temel bir kavramdır. Bu ilişki, sosyal bilimlerin birçok alanında incelenmiş ve tartışılmıştır. Özellikle ısı ve güç arasındaki iletişimi sağlamak için önemli bir çerçeve sunar. Michel Foucault, bilim ve iktidar arasında sürdürülebilirlik için "bilginin iktidarla birlikte üretildiği" bir yaklaşım öne sürmüştür. Ona göre, bilim ve iktidarın bir şekilde günlük olarak ve iktidar bilgi üretiminin ve performansının kontrollü bir rol oynaması. Foucault'a göre, iktidarın bilgi üretimine müdahalesi; toplumsal baskı biriminin ve normatif yapıların ortaya çıkışının nedeni olur. Pierre Bourdieu, bilim ve iktidar arasındaki farklı sosyal alan ve sembolik sermaye özellikleriyle mevcuttur. Buna göre bilim alanındaki diğer sosyal alanlar gibi iktidar mücadelelerine sahne olur ve bilim insanları arasındaki rekabet, üreme ve çoğalmada bir rol oynar. Bu perspektiflerden ilişkiler, bilim ve iktidar arasındaki ilişki karmaşık ve çok yönlüdür. Bilim, toplumsal iktidar yapıları tarafından şekillendirilir ve aynı zamanda iktidarın bilim üzerinde oluşturulmuş bir yapıya sahiptir. Bu ilişki, sosyal yapıların ve normatif sistemlerin anlaşılmasında önemli bir anahtar olarak kabul edilir. Veysel Erat ve İbrahim Arap, bu yazının ortak yazarlarıdır. İkisi bilim ve iktidarla ilgili akademisyenlerdir. Veysel Erat, Türkiye'deki bilim tarihi ve bilim politikaları üzerine çalışmalarıyla tanınırken, İbrahim Arap, siyaset bilimi ve kamu yönetimi alanında incelemelerde bulundu. Bilim ve iktidar ilişkisi, finansal olarak birçok dönemde önemli bir rol oynamıştır. Antik Yunan döneminde bilim ve felsefe, politika ve iktidarla sıkı bir şekilde bağlantılıydı. Sokrates'in savunması, Atina'da bilim insanlarının iktidarla olan çatışmalarına dair önemli bir örnektir. Orta Çağ'da, kilise bilim ve bilim insanlarının faaliyetlerini kontrol etmek için bilim ve iktidar arasında sıkı bir ilişki vardı. Özellikle Galileo'nun Kilise ile yaşadığı çatışma, bilimin dini otoriteye karşı mücadelesini simgeler.

Rönesans dönemi, bilimin ve sanatın yeniden canlanmasıyla bilim ve iktidar arasındaki ilişkinin devam edebileceği bir dönemdir. İtalyan şehir devletleri, bilim ve sanatın gelişimini teşvik ederek iktidarlarını güçlendirmeye çalışmışlardır. Aydınlanma dönemi, bilimin ve rasyonalizmin öne çıktığı bir dönemdir ve iktidarın dini otoriteye karşı bilime olan ilgisinin arttığı bir dönemdir. Bu dönemde bilim; Egemenliğin yerini alarak modern dünya düzeninin oluşumunda önemli bir rol oynamıştır. Endüstri Devrimi, bilimin ve teknolojinin hızla genişlediği bir dönemdir ve iktidar, bilimsel ve teknolojik gelişmeyi kullanarak ekonomik ve politik gücü artırmıştır. Marx'ın perspektifinden ilişkiler, endüstriyel toplumların bilim-iktidar ilişkisi, kapitalist sınıfın ekonomik çıkarları doğrultusunda şekillenir. Bilim ve teknoloji, iktidarın elinde bir araç olarak kullanılır ve kapitalist üretim ilişkilerinin sürdürülmesine hizmet eder. Bu nedenle Marx'ın analizi, endüstriyel toplumların bilim-iktidar ilişkileri üzerindeki zorlu sınıfların mücadelesini ele alıyor. Engels, Marx'a yazdığı bir mektupta bilim-iktidar ilişkisinin açıklanmasıyla şu şekilde özetlemiştir: Engels, “Eğer teknik geniş kapsamlı bilimin değerlendirilmesi bağlıysa bilim de daha geniş kapsamlı bilimin gerçekleştirilmesine bağlıdır. Toplumun teknik sınırsız olduğu zaman, bilim, üniversitenin yapabileceğinden daha çok iter.” Sonuçta onun dönemi, ve iktidar arasındaki ilişki farklı dinamik bilimlerle şekillenmiş ve dayanıklı yapısal özellikler göre değişmiştir. "Dünya ve Türkiye'de Bilim-İktidar İlişkisinin Evrimi" adlı yazının ana konusu, bilim ve liberallerin iktidarının tarih boyunca nasıl şekillendiği ve değiştiğidir. Bu kitapta Veysel Erat ve İbrahim Arap, bilimin ve iktidarın politikalarının dünya çapındaki farklı dönemler ve özellikle Türkiye özelinde inceler.

Bilim ve İktidarın Tarihî Bağlamı: Yazarlar, bilimin ve iktidarın önde gelenlerinin ele alarak, bununla ilgili temel dinamiklerini ve evrimini analiz ederler.

Dönemsel Değişimler: Kitap, belirli dönemlerde bilim ve iktidar arasındaki ilişkilerde yaşanan değişimler ve bu değişimlerin nedenlerini inceler. Örneğin farklı siyasi rejimlerin ve ekonomilerin bilim politikalarını nasıl geliştirecekleri gibi konular yer alıyor.

Türkiye Özelinde İnceleme: Yazarlar, kitaplarında Türkiye'nin özgün tarihi ve sosyal paylaşımları da alınmaz, Türkiye'deki bilim-iktidar ilişkilerinin özel dinamiklerini incelerler.

Bilim ve İktidarın Karşılıklı Etkileşimi: Kitap, bilim ve iktidar arasındaki etkileşimin nasıl şekillendirilmesi ve bu iletişimin bilimin üretimine, yönlendirilmesine ve çalıştırılmasına nasıl yansıdığını ele alır. Temel olarak, Bilimin durumunda ve sosyal bağlantının rolü. İktidarın bilime müdahalesinin farklı biçimleri ve sonuçları. Bilim politikalarının belirlenmesi ve olaylardaki değişimler. Bilim ve iktidarın ilişkisinin demokratikleşme, modernleşme ve toplumsal dönüşüm gibi çözümle ilgili sunumları üzerinde duruyor. Yazının değeri ve önemi, bilim ve iktidar ilişkisinin anlaşılmasına ve bununla ilgili tarih ve sosyal bağlamlardaki değişimlerin incelenmesine katkı sağlamaktadır. Kitap, bu komplekslerin çeşitli değişkenlerle, politik, sosyal ve değişken değişkenlerle dağıtılarak bir analizle dalgalanmalarını sağlar. Bu nedenle kitap, bu alanda edebiyat önemli bir katkı sağlar ve bilim politikalarının gidişatını nasıl şekillendirdiğini öğrenmek isteyenler için önemli bir kaynak oluşturur. Yazarlar, bilim ve iktidar ilişkisinin tarih boyunca nasıl edinildiği ve evriminin ayrıntılı bir şekilde incelerler. Bu bağlamda, farklı dönemlerde, politik, sosyal ve kültürel davranışlar, bilim ve iktidar arasındaki etkileşimi nasıl şekillendirdiklerini analiz ediyorlar. Kitap, farklı siyasi rejimlerin bilim politikalarının nasıl ele alındığını gösteriyor. Totaliter rejimler, demokratik sistemler ve otoriter yönetimlerin bilime yaklaşımlarının karşılaştırmalı bir değerlendirmesini yapar. Yazarlar, belirli dönemlerdeki bilim politikalarının nasıl belirlendiğini ve başlangıcını inceler. Bu faaliyet, temel bilim yatırım yapma politikaları, bilim insanlarının ve akademisyenlerin iktidarla olan ilişkileri ve bilimsel araştırmaların finansmanı gibi konular seçilir. Yazarlar, Türkiye'nin özgün tarihini ve sosyal hayatlarını kaybetmeden, Türkiye'deki bilim-iktidar ilişkilerinin özel dinamiklerini detaylı bir şekilde incelerler. Türkiye'nin farklı siyasi rejimlerin bilim politikalarına etkisi ve Türkiye'nin bilimdeki görünüm üzerindeki etkileri ele alınır. Yazarların oranları arasındaki oranlar, tarihsel incelemeler, arşivlerin incelenmesi, akademik literatürün genel ayrıntıları ve karşılaştırmalı analizler bulunabilir. Ancak, eleştirilebilecek bazı noktalar da vardır: Yazarlar, belirli bir dönem bilim-iktidarını incelerken kendi ideolojik veya siyasi bakış açılarını yansıtmışlardır. Bu durum, lensin bir analizi yapılabilir. Yazarların değişken değişim tercihleri ​​veya belirli dönemleri daha ayrıntılı incelemesi, kapsamı daraltılmış ve bu durum özetinin tamamı tamamlanmıştır. Kitapta, kullanılan yöntemlerin yeterince açıklanması veya eleştirel bir bakış açısıyla ele alınması, modüllerin çoğaltılabilirliği yeteneği. Yazı, tarihin belirli dönemler bilim ve iktidar ilişkilerinin nasıl devam ettiği inceler. Bu dönemler, farklı siyasi rejimlerin, ideolojilerin ve toplumsal bakış açınızın etkisi altında gerçekleşmiş olabilir. Örneğin,yazı belirli bir dönemki totalliter rejimin bilim politikalarının ve bilim insanlara yönelik müdahalelerini incelerken, diğer dönemlerde demokratik sistemlerin bilime yaklaşımının ele alınmasında yer almaktadır. Yazı, dünya genelinde ve özellikle Türkiye'de bilim-iktidar ilişkisini inceler. Bu mekansal bağlama, belirli bir ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel özellikleri ve bu özelliklerin bilim politikalarına uygunluğu göz önünde bulundurulmaktadır. Yazı, bilim tarihi çalışmaları ile ilişkilendirilebilir. Diğer bilim tarihi çalışmaları ile karşılaştırılarak, belirli dönemlerdeki bilim politikalarının nasıl şekillendiği ve bilimin toplumsal dönüşümdeki rolü hakkında daha kapsamlı bir bakış açısı sunabilir. Yazı, siyaset, bilim ve kamu yönetimi işlemleriyle ilişkilendirilebilir. Özellikle bilimin müdahalesi ve bilim politikalarının belirlenmesi ve bunların nasıl tedavi edildiği gibi bu disiplinlerin literatürüyle bağlantılıdır. Yazı, konfor, antropoloji ve ekonomi gibi toplumsal bilimlerle ilişkilendirilebilir. Bilim ve iktidar ilişkilerinin toplumsal yapılarla ve ekonomik faktörlerle iletişim halinde nasıl endüstriyel olarak bu disiplinlerin uygulamalarından faydalanılmaktadır. Bu büyüme, yazının disiplinler arası bir perspektifle ele alınmasını sağlar ve daha ayrıntılı bir anlayışı teşvik eder. Yazının başarı ve katkısı, bilim ve iktidarın karmaşıklığının özeti, genel kapsamlı bir analiz sunumudur. Yazı, dünya çapında ve özellikle Türkiye'de bilim politikalarının nasıl belirlendiğini, bilimsel araştırmaların nasıl yönlendirildiğini ve bilim insanlarının iktidarla uyumlu inceler. Bu sayede okuyuculara alanın birleştirilmesi ve karmaşıklığının daha iyi bir şekilde dağıtılması sağlanmaktadır.Bilim ve iktidar ilişkilerinin toplumsal yapılarla ve ekonomik faktörlerle iletişim halinde nasıl işyerleri için bu disiplinlerin uygulamalarından faydalanılmaktadır. Bu büyüme, yazının disiplinler arası bir perspektifle ele alınmasını sağlar ve daha ayrıntılı bir anlayışı teşvik eder. Yazının başarı ve katkısı, bilim ve iktidarın karmaşıklığının özeti, genel kapsamlı bir analiz sunumudur. Yazı, dünya çapında ve özellikle Türkiye'de bilim politikalarının nasıl belirlendiğini, bilimsel araştırmaların nasıl yönlendirildiğini ve bilim insanlarının iktidarla uyumlu inceler. Bu sayede okuyuculara alanın birleştirilmesi ve karmaşıklığının daha iyi bir şekilde dağıtılması sağlanmaktadır.Bilim ve iktidar ilişkilerinin toplumsal yapılarla ve ekonomik faktörlerle iletişim halinde nasıl işyerleri için bu disiplinlerin uygulamalarından faydalanılmaktadır. Bu büyüme, yazının disiplinler arası bir perspektifle ele alınmasını sağlar ve daha ayrıntılı bir anlayışı teşvik eder. Yazının başarı ve katkısı, bilim ve iktidarın karmaşıklığının özeti, genel kapsamlı bir analiz sunumudur. Yazının, dünyanın özeti ve özellikle Türkiye'de bilim politikalarının nasıl belirlendiğini,bilimsel araştırmaların nasıl yönlendirildiğini ve bilim insanlarının iktidarla uyumlu inceler.Bu sayede okuyuculara alanın birleştirilmesi ve karmaşıklığının daha iyi anlaşılması sağlanır.

Günümüze gelindiğinde, post-endüstriyel toplumlarda, bilim-iktidarla ilgili olarak literatürdeki eksiklikler ve üzerinde durulması gereken noktalar arasında, toplumsal cinsiyetin rolü, kültürel çeşitlilik, ekolojik perspektif, bilim etiği ve sorumluluklar ile iktidarın dinamikleri küresel olarak önemli bir yer tutmaktadır. Toplumsal cinsiyetin bilim politikaları ve yönetim kararlarının alma üzerindeki etkisi, kültürel çeşitliliğin bilim ve aralığın iktidarının nasıl yansıdığını, doğal çevrenin ve ekosistemin bilim politikalarının üzerindeki etkisi, bilimlerin ve kurumsal etik standartları ve sorumlulukları, üretilenler ve güç dengelerinin bilim politikalarına etkisi üzerinde daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir . Bu bölümlerin özetlendiği, bilim-iktidar ilişkilerinin daha kapsamlı ve eksiksiz bir şekilde ayrıntılı bir şekilde sunumu.