Şubat Ayı Neden Dört Senede Bir 29 Gün?
Takvim: Zamanı Ölçmenin ve Hayatımızı Düzenlemenin Vazgeçilmez Aracı
Takvim, insanlığın "Acaba ne zaman tatile çıkacağım?" sorusuna bilimsel bir cevap arayışının ürünüdür. Aynı zamanda "Doğum günüm ne zamandı ya?" paniğini önlemek için geliştirilmiş bir hafıza destekleyicisi. Tabii bir de astroloji meraklılarının "Bugün ne burcuyum, acaba kısmetim açılacak mı?" diye heyecanla baktığı bir gizem perdesi... Hani şu sayfaları kopardıkça ömrümüzden eksilen, her yeni yıla girdiğimizde "Aaa, bu sene de mi bitti?" diye hayıflandığımız şey. Aslında takvim, hayatımızın kum saati gibidir. Ama kum yerine günler dökülür. Takvim, hayatımız her alanında, en az su kadar önemli bir icattır. Hele bir sevdiğinin doğum gününü, yıl dönümünü unut, görürsün önemini! İlişkilerin kaderini belirleyen, hatta bazen "o" çok önemli maçı kaçırmana sebep olan o kâğıt parçası işte.
Tabii, bu işin şakası. Takvim, bu tür modern dünyanın getirdiklerinden çok daha mühim meseleler sonucunda doğdu. Takvim, İ.Ö. 4200’lü yıllarda Eski Mısırlıların Nil Nehri'nin taşkın zamanlarını hesaplamaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Nil Nehri hemen hemen her yıl aynı zamanda, Akyıldızın (Sirius) Güneş doğmadan hemen önce taşardı. Bu süre 365 güne tekabül ediyordu. Bunu yıl olarak kabul ettiler ve 30’ar günden oluşan 12 aya bölüp geriye kalan 5 günü ise yılın sonuna eklediler. Ancak her dör yılda bir Sirius, 366. Günde doğuyordu ve bu bir günlük fark ilerleyen zamanlarda mevsimlerin tarihlerinde gerilemelere yol açıyordu. Bu hatayı önlemek için, Mısır kralı III. Ptolemaios, İ.Ö 237’de yayımladığı fermanlar 365 günlük takvimlere her dört yılda fazladan bir gün eklenmesini sağladı. (Güner, 2024, s. 477)
İ.Ö. 45’te ise Julius Caesar, kendi adına bir takvim çıkardı. Bu takvime göre, Dünya, Güneş etrafındaki bir tam turunu 365 gün 5 saat 48 dakika ve 46 saniyede tamamlar. Yani bugün kullandığımız Gregoryen takvim 365.2422 sürerken, Jülyen takvimi 365,25 sürmesi arada 11 dakika 14 saniye kadar bir fark oluşturmuştur. Önemsiz görünse de 400 yılda 3 günlük bir farka yol açar, ki bu da yadsınamayacak kadar büyük bir rakamdır.
1500’lü yılların sonlarına geldiğimizde bu “küçük” fark 13 günlük bir sapmaya neden olmuştu (İlkbahara 21 Mart yerine 11 Mart’ta başlamıştı). 1582 yılında 11,2 dakikalık sapmayı da hesaba katan Katolik Kilisesi'nin Pontifex Maximus'u Papa XIII. Gregory, 4 Ekim 1582’den sonraki günün 15 Ekim 1582 olmasına ve bu uygulamanın her dört yılda bir tekrarlanmasına karar vermiştir. Artık yıllar, genel bir kural olarak, 4 rakamının katı olan yıllar olarak belirlenmişti: 1980, 1984, 1988, 1992, 1996, 2000, 2004, 2008, 2012, 2016, 2020, 2024, 2028, 2032, 2036, 2040, 2044, 2048, 2052, 2056, 2060, 2064, 2068 vb. Ancak bu kuralın iki istisnası vardır:
1. 100'ün katı olan yıllardan sadece 400'e kalansız olarak bölünebilenler artık yıldır. Örneğin 1600 ve 2000 yılları artık yıldır ancak 1800 ve 1900 artık yıl değildir.
2. 4000'e kalansız olarak bölünebildiği halde 400'e kalansız bölünebildiği halde yıllar artık yıl kabul edilmez. Örneğin 4000, 8000 ve 12000 yılları 400'e tam bölünebildiği halde artık yıl kabul edilmeyecektir.
Bu uygulama sonucunda, her 400 yılda oluşacak olan 3 günlük hata da çözülmüş oldu ve bu takvim hayatımıza Gregoryen takvimi olarak girdi.