Sürgün Hikayeleri #2: Bitmeyen Sürgün -Ahıska Türkleri

Bu "masal"da ne periler vardı ne de mutlu bir son ve ne yazık ki tarih boyunca hiçbir trenin yükü bu kadar ağır olmamıştı.

"O sürgün vaktinde çok eziyet çektik. Soğuk kış, soğuk tırlar, tahtadan demirden yapılmış hayvan taşınan tırlar... Ortada küçük bir soba yakarlardı, çabuk soğurdu; üşürdük. Hastalanan, kırılan çok oldu. Yolda tırları durdururlardı, ölenleri çıkarın derlerdi, karın içine gömer giderdik..." 

Henüz küçük bir kız çocuğuyken annemin anlattığı bu sürgün hikayesini masal dinler gibi dinlerdim. Çocuk yaşta olan dedem ve ailesinin yaşadığı bu acı dolu hikaye bana o zamanlar korkunç bir masal gibi gelirdi. Kötü bir kral, zulme uğrayan insanlar, akılalmaz bir yolculuk... Ancak ne yazık ki tahmin edeceğiniz üzere bu "masal"da ne periler vardı ne de mutlu bir son ve ne yazık ki tarih boyunca hiçbir trenin yükü bu kadar ağır olmamıştı.

Takvimler 14 Kasım 1944'ü gösteriyordur, Stalin'in liderliğinde olan Sovyetler Birliği şu an Gürcistan sınırları içerisindeki Ahıska'dan binlerce Ahıska Türkü'nün sürgün emrini verir. Sürgün gerekçesi olarak ise Ahıska Türklerinin sınır güvenliğini tehdit etmesi gösterilir. Ancak Sovyetler'in amacı aşikardır, Karadeniz'i Kırım ve Ahıska Türklerinden temizlemek.

Özellikle dönemin Sovyet toprakları içerisinde dört bir yana dağıtılır Ahıska Türkleri. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve hatta Amerika'ya... Hayvan vagonlarında günlerce aç, susuz bir şekilde yolculuğa mahkum edilen bu insanların pek çoğu olumsuz hava şartları ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatlarını kaybeder.

Vatanlarından sürgün edilen bu insanların önceleri hiçbir şeyden haberleri yoktur. Hatta öylesine acıdır ki sürgün edilecekleri vagonlar için inşaa edilen tren raylarında işçi olarak kullanılırlar, 2.Dünya Savaşı'nda ise Rus ordusunda yer alarak canlarını feda ederler. Bir gecede bu vagonlara bindirilirler ve yanlarına erzak dahi almaya vakitleri kalmadan çileli yolculukları başlar. Bir ayı aşan bu yolculuk sırasında yaklaşık olarak 17bin Ahıska Türk'ü yaşamını yitirir.

Yolculuk bittiğinde ise ne yazık ki pek çoğunun çilesi devam eder. Şehirlere yerleşmeleri yasaklanan bu insanların serbest dolaşım gibi en temel hakları da ellerinden alınır. Kuralları ihlal eden pek çok Ahıskalı, ailesiyle birlikte 25 yılı aşkın süre için Sibirya'ya sürgün edilir.

Sovyet çalışma kamplarında çalışmaya zorlanan Ahıska Türklerinin ne yazık ki önemli bir kısmı çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşmaktaydı. Sürgün sonrasında zaten fazlasıyla kayıp vermiş olan bu halkın yaklaşık olarak 30bin kayıp daha verdiği biliniyor.

"Kıymetsiz olduk, bize hiçbir yer vatan olmadı. Özbekistan'a gittik orada da yoksulluk çektik. Az bulduk, çok bulduk yaşamaya çalıştık. Çok zor günler gördük. Oradan oraya gittik ama hiçbir yer bize vatan olmadı. Böylede sahipsiz kul olur mu? Gittiğimiz her yerde ev yaptık, malzeme aldık ama bıraktık gittik. Kazanıp alıyoruz, bırakıp gidiyoruz. 70 yıldır biz sürgündük, 70 yıldır kazandık, her yerde bıraktık."

Günümüzde hala ortalama 650bin Ahıska'lı vatanından uzakta yaşıyor ve 2007 yılında Gürcistan ile yapılan anlaşmalara rağmen ne yazık ki bu konuda herhangi bir somut adım atılmadı.


Başta bu uğurda hayatını kaybeden Taştan dedem olmak üzere böylesi çileli bir yolculuğa göğüs geren ve şehit düşen tüm Ahıska Türklerinin ruhu şad olsun, bugün hala haklı davalarının peşinde olan tüm Ahıskalılara da selam olsun.