Türk Mutfağı’nın Dünya Gastronomisindeki Yeri

Türk Mutfağı'nın dünya gastronomisinde artı ve eksileri nelerdir ve bulunduğu konumu daha iyiye nasıl taşıyabiliriz?

Günümüzde Türk Mutfağı her ne kadar azımsanmayacak bir kesim tarafından bilinip sevilse bile maalesef ki İtalyan Mutfağı, Fransız Mutfağı, Meksika Mutfağı kadar globale açılamamıştır. Bunun temelinde aslında belirli birkaç sebep sayabiliriz. İlk olarak tradisyonel yemeklerin pazarlamasının iyi yapılamaması globale açılamamanın başlıca sebebidir diyebiliriz. Buna örnek olarak "TasteAtlas 23/24 Dünyanın En İyi 100 Mutfağı" listesini inceleyebiliriz. Listeye baktığımzda Türk Mutfağı on beşinci sıradayken Yunan Mutfağı üçüncü sırada yer almaktadır. 2022 listesine baktığımızda Türk Mutfağı yedinci sıradayken Yunan Mutfağı ikinci sıradadır. Sadece bir yıl sonra yayımlanan yeni listede Yunan Mutfağı bir sıra gerilerken, Türk Mutfağı sekiz sıra gerilemiştir. Çok yakın coğrafyalarda yer almalarına rağmen iki mutfak arasında her iki listede de bariz bir fark bulunmaktadır.

Listede üçüncü sırada yer alan Yunan Mutfağı'nın en popüler yunan yiyeceklerine baktığımızdaysa; birinci sırada gyros, üçüncü sırada moussaka, beşinci sırada tzatziki, onuncu sırada keftedakia bulunmaktadır. Bu kadar benzer yemeklere sahip olan iki mutfağın arasındaki bu büyük fark yanlış pazarlama stratejisinden kaynaklanmaktadır. Lahmacuna "Turkish Pizza", gevreğe "Turkish Bagel" diyerek Türk Mutfağı'nı olabilecek en yanlış şekilde globalde tanıtmak çok büyük bir hatadır. Çünkü gastronomide yanlış isimler kullanmak, hele ki yöresel lezzetleri başka yemeklere benzeterek tanıtmak geri dönülmez bir yola girmektir.

İkinci sebep olarak reçetelerde standardizasyon olmaması yani standart reçetelerin tutulmamasını sayabiliriz; bununla birlikte geçmişte yapılan yemeklerin bugüne gelirken değişmesi hatta kaybolması söz konusudur. Günümüzde standart reçeteler her ne kadar güncel tarifler için yazılsa da maalesef geçmişte yapılan çoğu yemek zamanla kaybolmuştur.

Peki, eksiklikler bir yana Türk Mutfağı’nı yedinci sıraya getiren şey nedir? Buna cevap olarak Türk Mutfağı'nın Orta Asya Türklerine dayanan köklü tarihini verebiliriz. Türk Mutfağı, zaman içinde gerek Orta Asya Türklerinin soğuğa ve konar-göçer yaşama uyum sağlamak için gıdaları saklamaları olsun, gerekse Osmanlı Devleti'nin multikültürel yapısı nedeniyle sahip olduğu geniş lezzet skalası olsun bir çok kültürel değer barındırmaktadır. Günümüzde de Türk Mutfağı'nı öne çıkaran şey aslında sahip olduğu bu değerlerdir.

Bu lezzetlerin dünya gastronomisinde daha fazla yer bulabilmesi için aslında yapılabilecek temel şeylerden ilki tescillendirilmesidir. Türk Mutfağı'nda 190'dan fazla peynir çeşidi bulunmasına rağmen Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından 15 peynire mahreç işareti, 15 peynire ise menşe adı verilmiştir. Keza yine 1536 tescilli ürün arasından Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye'de sadece 27 ürüne coğrafi işaret tescili verilmiştir. Bunlar Antep baklavası, Aydın inciri, Aydın kestanesi, Bayramiç beyazı, Malatya kayısısı, Milas zeytinyağı, Taşköprü sarımsağı, Giresun tombul fındığı, Antakya künefesi, Suruç narı, Çağlayancerit Cevizi, Gemlik zeytini, Edremit zeytinyağı, Milas yağlı zeytini, Ayaş domatesi, Maraş tarhanası, Edremit körfezi yeşil çizik zeytini, Ezine peyniri, Aydın memecik zeytinyağı, Safranbolu safranı, Araban sarımsağı, Osmaniye yer fıstığı, Bingöl balı, Bursa şeftalisi, Hüyük çileği, Bursa siyah inciri/Bursa siyahı, Söke pamuğudur.

Tescillendirmenin yanı sıra, bu lezzetlere olabildiğince mutfaklarda, restoranlarda, pazarlarda yer vermeliyiz. Başta üreticiler mutlaka desteklenmelidir. Ayrıca pazarlaması da doğru ve stratejik bir şekilde yapılmalıdır. Böylelikle Türk Mutfağı globale doğru ve kendine has bir şekilde tanıtılabilir.