Zenginlik Şehri Lidya

Lidyalıların ve paranın hikayesi

Tarihte çok önemli bir yere sahip olan ve birçok önemli buluşun medeniyeti Lidyalılar, Gediz ve Menderes nehirleri arasındaki bölgede yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Lidyalıların tarih sahnesine çıkışı, Frigya'nın yıkılmasının ardından doğan siyasi boşlukla olmuştur. Kral Giges döneminde bağımsızlıklarını bu coğrafyada kazanmışlardır. MÖ 687 yılında kurulan Lidya İmparatorluğu başkenti Sardes, Manisa şehridir. Kral Giges döneminde devletin sınırları doğuda Kızılırmak’a kadar genişlemiş ve devrin önemli bir ticaret yolu olan Kral Yolu, Asur'a kadar uzanmıştır. Bu sebeple Kral Giges Lidya tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Bir başka önemli kral ise Lidyalıların son kralı Krezüzdür. Krezüz döneminde Başkent Sardes bu dönemde Anadolu’nun önemli kültür ve sanat merkezi haline gelmiştir. Fakat doğuda güçlü bir devlet olarak varlığını sürdüren Pers İmparatorluğu’nun ani saldırısıyla baş etmekte zorlanan Lidyalılar yine bu dönemde tarih sahnesinden silinmiştir.

Lidyalıların bulunduğu bölge altın, gümüş ve mermer açısından zengin kaynaklara sahiptir. Bu bölgenin yeraltı kaynakları açısından zengin olması Lidyalıların para ekonomisine geçişlerini hızlandırmıştır. Kuruldukları bölgenin Ilıman bir iklim kuşağında bulunması temel tarım ürünlerinin yetiştirilmesine olanak sağlamıştır. Lidya başkenti olan Sardes’ten, bir Asur kenti olan Ninova’ya kadar ulaşan Kral Yolu’nu kurmuşlar ve bu şekilde doğu – batı ticaretini geliştirmişlerdir. Bu ticaret yolunun oluşu Lidyalıların zenginliğinin en önemli kaynağıdır. Düzenli ordular kurmak yerine paralı askerlerden oluşan bir ordu kurmuşlardır. Bu durum savaşlarda istenilen başarıların kazanılamamasına sebebiyet vermiştir. Lidyalıların kullanmış oldukları alfabe, giyim tarzları ve askeri teçhizatta Yunan etkisi görülmektedir.

Lidyalar sanatta gelişmiş medeniyetler arasındadır. Sahip oldukları dini inançta hem Anadolu’nun kadim kültü olan Kibele’nin hem de Yunan mitolojisinin etkisi görülmektedir. Lidyalılar sınıfsal bir toplum yapısına sahiptir.

Lidyalar, altın ve gümüş rezervleri açısından zengin bir bölgede hakimiyet kurmuşlardır. Lidya’da ilk olarak MÖ 580 yılında, Kral Krezüz döneminde bu madenler işlenmiş ve elde edilen değerli madenlerin bir bölümü madeni para olarak basılmıştır. Altın ve gümüşün karıştırılmasıyla elde edilen beyaz altın madeninden basılan bu paralar kolay taşınabilen ve saklanabilen yapısıyla kısa sürede takas usulünün yerini almıştır. Sikkeler Lidya ülkesinden icat edildikten sonra Anadolu’nun sınırlarını aşarak Akdeniz’e ve çevredeki diğer uygarlıklara hızla yayılmıştır. Paranın bulunması ve bir değişim aracı olarak kullanılmaya başlanması, Lidyalıların dünya tarihine bıraktıkları en büyük armağan olarak değerlendirebilir.